İYSAD BAŞKANI SADIK ÇELİK: “MERDİVEN ALTI ÜRETİM GIDA TERÖRÜDÜR!”

Uncategorized

İstanbul Yemek Sanayicileri Derneği (İYSAD) Başkanı Sadık Çelik, yılda 5 milyar dolar ciroya sahip, günde 8 milyon insanı doyuran ve sürekli büyüyen hazır yemek sektörünün sorunlarını, beklenti ve hedeflerini USİAD Bildiren Dergisi’ne anlattı.
İşte o röportaj:

-Öncelikle sohbetimize sizi tanıyarak başlayalım. Hayat hikâyenizi, iş serüveninizi anlatır mısınız?

-1956’da Sivas Divriği’de doğdum. İlkokul, ortaokul ve liseyi dereceyle tamamladım. Marmara Üniversitesi İşletme Fakültesi’nden yine dereceyle mezun olduktan sonra yüksek lisans eğitimine İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi’nde İşletme İktisadı konusunda devam ettim. 1994 yılında kurucuları arasında olduğum İstanbul Yemek Sanayicileri Derneği’nin (İYSAD) 26 Mart 2011 tarihinde düzenlediği kongrede başkanlığa seçildim. Hâlihazırda derneğin yeni dönem başkanlığını ve 1985 yılında kurduğum Keyveni Hazır Yemek firmasının Yönetim Kurulu Başkanlığı’nı sürdürmekteyim.

“ÇEYREK ASIRLIK TECRÜBEMİZLE, HER GEÇEN GÜN BÜYÜYORUZ”

-Keyveni sektörde ne durumda şu anda? Ve gelecek için hedefleriniz, planlarınız neler?
-400 civarında çalışanımızla birlikte günlük 20 binin üzerinde insanı doyurmaktayız. Hâlihazırda toplam pazarın % 4 ila % 6’sını oluşturuyoruz. Yıllık ciromuzu 20 milyon doların üzerine çıkarmayı başardık. 2011’de 30 milyon dolarlara yaklaşmayı hedefliyoruz. Türkiye’nin önde gelen hazır yemek kuruluşlarından biri olarak sektördeki çalışmalarımıza son hız devam ediyoruz. Çeyrek asırlık tecrübemiz ışığında iş ortağı olarak gördüğümüz müşterilerimiz için en iyi, en kaliteli, hijyenik ve güvenli üretimi yaparken onlara en nitelikli hizmeti de sunuyoruz. Müşteri portföyümüz gün be gün büyümeye devam ediyor.
Keyveni olarak bütünüyle kurumsal bir yapıdayız. % 100 kayıt altındayız. Önce insan sağlığı diyoruz. Müşterilerimizin ve çalışanlarımızın sağlığı bizim için her şeyden önce gelir.
Yakın gelecek için İstanbul’da Avrupa merkez mutfağımıza ilave olarak Anadolu’da da ikinci bir mutfak projemiz var. Bunu hayata geçirmek istiyoruz. Amacımız, İstanbul’un her yerinde daha kolay erişebilirlik sağlamak.

“DEVASA BÜYÜKLÜKTE BİR SEKTÖR: HAZIR YEMEK”

-İYSAD’ın genel kurulunda başkanlığa seçildiniz. Bize derneği anlatır mısınız. Nasıl kurdunuz İYSAD’ı, neler yaptınız, neler yapmayı düşünüyorsunuz?
-İYSAD’ı 1994 yılında 11 arkadaşımızla birlikte kurduk. Derneğin kuruluş amacı aslında tam olarak sektörleşememiş bir iş kolunun dağınık yapısını bütünleştirmek, birlik beraberliği sağlamak, iş kolunu sektör haline getirmek ve hak ettiği saygın yere ulaştırmaktı. Bu hedeflerle yola çıktık.
Bugün derneğin 300’e yakın üyesi bulunuyor. Sadece İstanbul’da bile bugün 3500, Türkiye’de ise 7000 yemek üreticisi ve sanayicisinin olduğu devasa büyüklükte bir sektör bu. Sektörün işlenebilir potansiyelinin ise 30-32 milyon kişi olduğu tahmin ediliyor.

“EN BÜYÜK SORUN MERDİVEN ALTI ÜRETİM”

-Hazır yemek sektöründeki iş hacmi, sorunlar ve beklentilere değinebilir misiniz?
-Şu an bizim sektörümüzün 8 milyar dolar işlem hacmine sahip. Günde 10 milyon civarında insanı doyurduğumuzu düşünüyoruz. Pazar büyüklüğünün ise 30-32 milyon kişi olduğunu tahmin ediyoruz. Bu da sektörün hâlihazırdaki durumundan 3 kat daha fazla büyüyeceğini gösteriyor. Derneğimizin üyeleri mevcut potansiyelin yüzde 60’ını karşılamaktadır.
En büyük sorun merdiven altı üretim, eğitilmemiş personel eksikliği, düşük fiyatlar ve sermaye yetersizliğidir. Ayrıca kredi olanaklarının yok denecek kadar az olması da bizi olumsuz anlamda etkileyen önemli etkenler arasındadır. Diğer bir önemli etken de hukuki ve yasal boşluklardan kaynaklanan mevzuat yetersizliklerinin neden olduğu sıkıntılardır.

-Büyüyen bir sektör. Ve sorunları olan da bir sektör. En büyük sorun olarak merdiven altı üretim diyorsunuz. Bu meseleyi biraz daha açar mısınız?
-Merdiven altı üretim bizim en temel sorunlarımız arasındadır. Merdiven altı eşittir kayıt dışılık, o da eşittir gıda terörü. Bu mevcut durum sektörü lekelemektedir. Pastamızdaki payı çalmaktadır. Sektörün hak ettiği yere gelmesinin önündeki en büyük engeldir. Ucuz fiyatın, kalitesiz ve sağlıksız yemeğin en önemli sebebini de yine bu oluşturmaktadır.
Burada söz konusu olan insan sağlığıdır. Gıda terörüne mahal verilemez. Sağlıksız gıdalar insanlar üzerindeki etkisini yıllar sonra göstermektedir. Kalıcı hasarlara, kansere sebep olmaktadır. Bunun yanında akşamdan sabaha ortaya çıkabilen gıda zehirlenmeleri insan sağlığını riske etmekte, hatta ölümlere sebebiyet vermektedir. Dolayısıyla bu konu acilen yakın plana alınmalı, ulusal bir mesele olarak kabul edilmelidir.

-İYSAD olarak Van’a gittiniz, depremzedelere yardımda bulundunuz. Bölgedeki çalışmalarınızı ve gözlemlerinizi alabilir miyiz?
Van deprem bölgesinde yaşanan çaresizlik karşısında İYSAD olarak elimiz kolumuz bağlı kalamazdık ve kalmadık da; TUSID ile işbirliği içinde Van depreminin merkez üssü olan Güveçli köyünde kurduğumuz merkez mutfak aracılığıyla, 60 civar köyde depremin ilk günlerinden itibaren günlük ortalama 7-10 bin arası depremzedemize sıcak yemek temin ettik. Bölgede görevimizi tamamladıktan sonra kurduğumuz mutfağı ve topladığımız tonlarca gıda maddesini valiliğe hibe ettik. Hâlihazırda mutfakta her gün İYSAD ve TUSİD adına 12 bin kişiye yemek verilmeye devam edilmektedir.

-Önümüzdeki döneme ilişkin İYSAD olarak hedeflerinizden bahseder misiniz?
-Her şeyden önce sektöre lisans uygulaması kazandıracağız. Yasal boşlukların doldurulması için çalışacağız. Eğitimli personel eksikliğimizin giderilmesi için meslek lisesi ve meslek yüksek okullarının açılması, üniversitelerin gıda mühendisliği bölümlerinde hazır yemek konusunun ders olarak okutulması için girişimlerimiz mevcut. 15 Kasım 2011 tarihinde Milli Eğitim Bakanımız sayın Ömer Dinçer’le İYSAD olarak yaptığımız görüşme neticesinde kendisinden İstanbul’da kurmayı planladığımız aşçılık ve yemekçilik meslek lisesi ve yüksek okulu için arsa sözü de aldık.
Derneğimizin 300’e yakın olan üye sayısının İstanbul İl Tarım Müdürlüğü’ne kayıtlı 500 üyeye ulaştırılması için de ayrıca gayret sarfediyoruz. İstanbul vergi dairelerine kayıtlı 3300 mükellefin de derneğimizin üyesi haline getirilmesi için de ayrıca bir çalışma yürütüyoruz.

“YERLİ MALI MİLLİ BİR MESELEDİR”

-Yerli malları haftası unutturulmak istense de USİAD başta olmak üzere çeşitli kuruluşlar ve belediyeler tarafından hatırlatılmaya çalışılıyor. Siz bu konuda ne diyeceksiniz?
-Bu konu özellikle ekonomik krizle boğuşan dünyamızda ülkelerin varlıklarını devam ettirebilmesi için olmazsa olmaz bir koşuldur. Gençlik çağlarımızda, ilkokul, ortaokul ve liselerde okurken yerli malı yurdun malı haftaları büyük bir coşkuyla düzenlenirdi. Tekrar bu bilincin gündeme taşınması milli bir meseledir. Çünkü 80 milyar dolar civarındaki cari açığımızın temel nedeni sorumsuzca, kaygısızca yapılan çılgın, dışa bağlı tüketim harcamalarımızdır.

-Türkiye’nin ekonomik ve sosyal tablosuna ilişkin değerlendirmenizi alabilir miyiz?
-Ülkemiz ve dünyamız zor bir dönemden geçmektedir. 2000-2008 yılları arasındaki küresel para bolluğu bitmiştir. Kapitalist ekonomi çatırdamaktadır. Artık insanlık yeni bir ekonomik sistem ve söylemle yoluna devam etmek için çare aramaktadır. Biz de ülke olarak yaşanan mali ve ekonomik krizden en az hasarla çıkabilmek için daha çok üretmek daha çok tasarruf etmek durumundayız. Ayrıca kayıt dışılık Türkiye’nin en büyük sorunlarından biridir. Ve yine bu soruna da mutlaka siyasilerin ve Türkiye’ye yön verenlerin çözüm bulması gerekmektedir.

Röportaj: Şenol Çarık
USİAD Bildiren Dergisi 46. Sayı
Derginin tamamını okumak için tıklayınız