Dış ticarette ‘veresiye’ satıp ‘peşin’ alıyoruz

Haberler

Türkiye, dış ticarette ödeme şekilleri bakımından dezavantajlı. 111.2 milyar dolarlık malı peşin alan Türkiye, sadece 9.4 milyar dolarlık malı peşin satıyor.

Türkiye dış ticaretinde “peşin” alıp, “veresiye” satıyor… Türkiye’nin ihracatında peşin satışların oranı 2011 yılında yüzde 7 oldu. İthalatta ise küçük oranlı değişim olmakla birlikte peşin alımların payı yüzde 46 oranında gerçekleşti. Buna göre, Türkiye geçen yıl ithalata 111.2 milyar dolar peşin ödeme yaparken, ihracattan elde ettiği peşin tahsilatın tutarı 9.4 milyar dolar düzeyinde kaldı.

 

Bu rakamlar, Türkiye’nin dış ticarette ödeme şekilleri itibariyle süregelen dezavantajlı konumunu geçen yıl da sürdürdüğünü ortaya koyuyor. Yıllık toplam rakamlar itibariyle bakıldığında, geçen yıl Türkiye 134 milyar 971.5 milyon dolarlık ihracatının ancak 9 milyar 448 milyon dolarlık bölümünü peşin olarak tahsil etti. İhracatın 125 milyar 523 milyon dolarlık bölümünü de değişik ödeme şekilleriyle vadeli satışlar oluşturdu. İhracatın, 81 milyar dolar büyüklüğe denk gelen yüzde 60’lık bölümü, bir tür vadeli satış yöntemi olan mukabili ödeme yöntemiyle yapıldı. İhracatta vesaik mukabili ödemenin payı yüzde 18, akreditifin payı yüzde olarak belirlendi.
Türkiye geçen yıl gerçekleştirdiği 240 milyar 834.4 milyon dolarlık ithalatın ise yüzde 46’sını peşin dövizle ödedi. Bu oran ithalatta 111 milyar 265.5 milyon dolarlık mal bedeli yapılan peşin ödemeyi ifade ediyor. İthalatta mal mukabili ödemenin payı yüzde 18, akreditifin payı yüzde 20 ve vesaik mukabili ödemenin payı da yüzde 7 olarak belirlendi.

 

Dış ticarette ödeme şekillerine bakıldığında, peşin ödeme itibariyle ihracat aleyhine bir görünüm sergileyen tablonun pek değişmediği gözleniyor. Nitekim ihracatta peşin ödeme oranları 2007 yılında yüzde 6 iken, 2008’de yüzde 7’ye, 2009 ve 2010’da da yüzde 8’e çıkmıştı. 2010 yılında ise bir puanlık düşüşle bu oran yeniden yüzde 7 seviyesine çekildi. İthalatta ise peşin ödemenin payı son beş yılda yüzde 46 ile 51 arasında seyretti. 2007 ve 2008’de yüzde 48 seviyesinde bulunan ithalatta peşin ödeme oranı  2009’da yüzde 49’a, 2010’da da yüzde 51’e ulaştıktan sonra 2011’de yüzde 46 seviyesine indi. Bu durum, küresel kriz döneminde Türkiye’nin yurtdışından vadeli mal alma konusunda sınırlı seviyede de olsa bir avantaj elde etmesi olarak yorumlanıyor.

NEREDEN KAYNAKLANIYOR?

Türkiye’nin ithalatın peşin olarak yapılmasında, rakip ülkeler düzeyinde rekabet gücünün bulunmayışı yanında birçok ülkenin kendisinden mal ithali yapacak ülkeye alıcı kredileri açması gibi mekanizmaları yeteri ölçüde kullanamamasının da etkisi bulunuyor. Ayrıca, ihracat pazarlarına bağımlılık ve ihraç ürünün alternatif temin olanaklarının bulunması da Türk ihracatçıların peşin satış konusunda elini zayıflatan unsurlar olarak değerlendiriliyor.

İthalatın peşin yapılmasında önemli etkenlerden birini ise vadeli ithalatta ödenen fonun getirdiği yük oluşturuyor. Yürürlükteki mevzuata göre, Türkiye’de peşin ithalat dışında yapılan ithalatlarda eşyanın değeri üzerinden belirli bir oranda Kaynak Kullanımı Destekleme Fonu (KKDF) ödenmesi gerekiyor. 2011 Eylülü’ne kadar yüzde 3 düzeyinde bulunan KKDF oranı, bu tarihten itibaren, ekonominin soğutulması paralelinde ithalatın zorlaştırılmasına yönelik olarak yüzde 6’ya çıkarıldı.
Nitekim, TÜSİAD’ın konuyla ilgili bir çalışmasında anket uygulanan üyelerin yüzde 50’si, vadeli ithalat yapabilecekleri halde, KKDF ödememek için peşin ithalat yapmak durumunda kaldıklarını belirtiyorlar. TÜİSAD’ın konuyla ilgili bir çalışmasında şu görüşlere yer verildi:

“Eğer ithalat işlemlerinde de ihracat işlemlerindeki oranlar uygulanmış olsaydı, yani Türkiye ihracat işlemlerinde yurtdışındaki müşterilerine verdiği vade imkanını kendi ithalat işlemlerinde aynı ölçüde satıcılardan temin etmiş olsaydı, 2010 yılında yaklaşık 80 milyar dolar hacminde ithalat peşin yerine vadeli şekilde yapılabilecekti. Diğer bir ifade ile Türkiye bu tatarda parayı ticaret hayatında geçerli ortalama vade süreleri kadar (90-120 gün) elinde tutabilecekti. İthalatta peşin çalışılırken, ihracatta vadeli çalışmanın bir diğer sakıncası ise tabii olarak parasını gönderdiğiniz eşyanın istenen şekilde gelmemesi ve daha önemlisi sattığınız eşyanın parasının tahsil edilememesidir. Firmaların uluslararası rekabet gücünün iyileştirilmesi adına dış ticaret işlemlerinde KKDF uygulamasının gözden geçirilmesi yerinde olacaktır.”

HANGİ ÖDEME ŞEKLİ NE İFADE EDİYOR

Peşin Ödeme, (Prefinansman)

Alıcı mal tesliminden önce ödemeyi yapar. Bu yöntemde, alıcının satıcıya tam güveni söz konusudur ve malın teslimine yönelik herhangi bir şüphe taşımadığı kabul edilir. Peşin ödeme güvene dayalı olmakla birlikte, ithalatçı kendini garanti altına almak isteyebilir. Bu çerçevede uygulanan “garantili peşin döviz” yöntemiyle, malın tesliminde süre ve koşullara uyulmaması halinde, alıcı gönderdiği paranın satıcının bankasından faizi ile birlikte geri ödenmesi garantisini ister.

Mal Mukabili Ödeme

Peşin ödemenin tersine bu yöntemde, ihracatçı bedelini almadan malı alıcıya göndermekte ve bu bakımdan alıcı tam bir güven duymaktadır. Esas olarak alıcı, satın aldığı mal bedelini, malların satış sözleşmesinde belirtilen varış yerine ulaşması ve ithalatçı tarafından teslim alınmasından sonra, yapılan anlaşmaya göre ileri bir tarihte ödemenin yapılmasını sağlayan bir ödeme şeklidir.

Vesaik Mukabili Ödeme

Bankanın, mal bedelini tahsil ettikten ya da gelecekte bir tarihte tahsil edilmek üzere vadeli bir poliçe düzenlendikten sonra malların çekilmesini sağlayan belgeleri malı alana teslim ettiği, ithalatçıya güvenin olduğu ve nispeten ihracatçı açısından risk taşıyan bir ödeme yöntemidir. Vesaik mukabili ödemede ithal konusu malın ülkeye gelmiş olması şart değildir. Bu tür ödemede ihracatçı, sevk ettiği mallar karşılığı bu malların sevk edildiğini gösteren belgelere (vesaik) dayalı bir kredi kullanmaktadır.

Akreditifli Ödeme

Akreditif, ödeme şartını içeren bir banka garantisidir. Akreditif şartlarına uyulması ve uygun evrakın verilmesi karşılığında ihracatçıya mal bedelinin ödeneceğini ifade eder. Akreditif, ithalatçının talebine dayanılarak bir banka tarafından ihracatçıya verilen, belirli şartların yerine getirilmesi koşulu ile sattığı mal bedelinin kendisine (ihracatçıya) ödeneceğini garanti eden bir taahhüttür. Her iki tarafı da koruyan bir yöntem olan akreditifle ödemede; ihracatçı malları anlaşmaya uygun bir şekilde sevk ettiğinde mal bedelini tahsil edeceğini, ithalatçı da sevkiyat yapılmadan önce ödeme yapılmayacağını bilir. (dünya)