Türkiye’nin Suriye politikası ticaretimizi olumsuz yönde etkilemeye devam ediyor. Biz de USİAD Bildiren olarak Hatay Sanayici ve İş Adamları Derneği HASİAD Başkanı Gülay Gül ile bölgedeki ekonomik tabloyu konuştuk.
İhracattaki sıkıntıların Hatay esnafını ve iş adamlarını zora soktuğunu belirten Gül, 2010 yılı Temmuz ayında, Hatay’dan Suriye’ye ihracat tutarı 12,5 milyon dolarken; bu rakamın 2012 yılının Temmuz ayında 3,3 milyon dolara düştüğüne dikkat çekiyor. HASİAD Başkanı Gülay Gül ile yaptığımız söyleşiyi ilginize sunuyoruz.
Suriye krizinden Hatay ilimiz ne kadar etkilendi?
İsterdim ki, şu an Hatay’ın, bölgenin parlayan yıldızı olarak yatırımlarına yön verecek stratejileri konuşalım; Hatay’ın bölge kalkınmasındaki misyonunu değerlendirelim; bu misyona uygun teşvik esaslarını konuşalım. Ama ne yazık ki, bunların yerine savaş sözcüğünün dillendirildiği bir ortamda, siyasi krizin dönüştüğü ekonomik krizi konuşacağız. Bölgenin olumsuz etkilendiği şüphesiz; ama neden özellikle Hatay? Çünkü Hatay’ın farklı özellikleri var; Suriye ile Hatay arasında, tarihin çok eski dönemlerine dayanan toplumsal ve ekonomik ilişki var. Her iki tarafta, akrabalık ilişkisi olan yüzlerce aile var. Suriye’nin resmi dili, Hatay’da kullanılıyor. İki taraf arasında, ticaretin önemli bir ölçeği var.
Hatay’ın durumunu rakamlarla inceleyecek olursak şöyle bir durum ortaya çıkıyor: 2011 Yılı Temmuz ayında, Hatay’a gelen yabancı sayısı 280.423 kişi iken, yaptırım kararlarının yürürlüğe girdiği 2012 Ocak ayında, Hatay’a gelen yabancı sayısı 186.962’e düşmüştür. 2012 Temmuz ayında ise; 55.968 kişiye gerilemiştir. Söz konusu yabancılar arasında, Suriye’deki savaştan dolayı Türkiye’ye giriş yapan Suriyeliler de buna dâhildir. Dolayısıyla daha önce Suriye üzerinden Hatay’a, alışveriş ve turistik amaçlı yapılan ziyaretlerde ciddi bir düşüş olduğu gözlenmektedir. Ayrıca bu sayıya Batı ve diğer ülkelerden Hatay’a yapılan ziyaretlerin eklendiği dikkate alındığında, Yerel Ekonomin Suriye ile yaşanan krizden çok etkilendiği görülmektedir. Bu bağlamda yerel düzeyde otellerin, restoranların ve uzun çarşı esnafının Suriye ile yaşanan krizden ciddi bir şekilde etkilendiği ortadadır.
Suriye ile ticaret yapılırken taşımacılık sektörü önemli rol oynuyordu. Şu an sektör ne durumda?
İstanbul’dan sonra en büyük taşımacılık filosuna sahip Hatay’da firmalar, bu bölgeye yapılan ihracat, karayolu ile gerçekleştirildiğinden faaliyetleri azaldığından araç taksitlerini ödeyebilmek için filolarında mevcut taşıtları satmaya başlamışlardır. Şoförlerin hemen hepsi Arapça bildiklerinden tercih edilirken, taşıt satışları nedeniyle işlerini kaybetmiş ve ekonomik sıkıntıya düşmüşlerdir. Eşya taşımalı araç çıkış sayısı, Temmuz 2010’da, 15.000 iken, Ağustos 2012’de bu rakam sadece 30. dur. 2011 yılında, Türkiye’den en fazla ihracat yapan iller sıralamasında Hatay, 2.144 milyon dolarla 9. sıradaki yerini korumuştur. Diğer yandan Türkiye ile Suriye arsındaki krizin tırmandığı 2012 yılının ilk 7 ayında gerçekleşen ihracat, önceki yıllarla karşılaştırıldığında ciddi bir düşüş gösterdiği gözlenmektedir. 2012 Temmuz ayında Hatay’dan Suriye’ye Gerçekleşen İhracat; 3.333.272 dolar olmuştur. Bu rakam; 2011 Temmuz ayında, 13.628.098 dolar olarak gerçekleşmişti. 2010 Temmuz ayında ise bu rakamın 12.485.507 dolar olduğu görülmektedir. Görüldüğü gibi Hatay’dan Suriye’ye gerçekleşen ihracat, krizle birlikte gerilemeye başlamıştır. İstatistik kurumu tarafından hazırlanan verilere bakıldığında, özellikle Hatay ili özelinde, ulaşım ve dış ticaret/ihracat rakamlarında 2008-2011 yılları arsında devamlılık arz eden bir artış yaşandığı ve 2011 yılının yarısından sonra ise ulaşım ve ihracat rakamlarının ciddi düşüş kaydettiği görülmektedir. Dolayısıyla mal taşımacılığının %99,9 oranında azaldığı görülmektedir.
“SINIR TİCARETİNİN DURMASIYLA BİNLERCE AİLE ZOR DURUMDA KALDI”
Bu söylediğiniz rakamları nasıl bir yorum getiriyorsunuz ve sizce alınması gereken önlemler nelerdir?
2010 yılı Temmuz ayında, Hatay’dan Suriye’ye ihracat tutarı 12,5 milyon dolar. Bu rakam, 2011 Temmuz’unda 13,5 milyon dolar iken, 2012 Mayıs’ında 6 milyon dolara, Haziran’da 4,5 milyon dolara ve Temmuz ayında da 3,3 milyon dolara düşmüştür. 20 Temmuz 2012’de, sınır kapıları kapandı dolayısı ile ticari ve transit geçiş durdu. 2012 Ağustos ayı sonu itibarı ile 2011 yılı Ağustos ayı sonuna göre; Karayolu ile yapılan yolcu trafiğinde, % 58 Araç trafiğinde ise % 65 düşüş yaşanmış bulunmaktadır. Hava yolu ulaşımında, 2012 Eylül ayı sonu itibarı ile bir yıl önceye göre uçuş sayısında iç hatlarda, eksi % 11’lik bir düşüş, dış hatlarda ise % 20’lik bir artış var. Yolcu trafiğinde ise; iç hatlarda, eksi % 13’lük bir düşüş, dış hatlarda ise % 6’lık bir artış düşündürücüdür! Sınır ticaretinin durmasıyla da binlerce aile zor durumda.
İnşaat sektörümüzde şu anda bir sıkıntı görülmemekte ise de krizin artması durumunda, hava olumsuza dönüşebilir. Perakende sektöründe ve bilhassa konfeksiyonda genel bir daralma görülmekte. Otomotiv sektöründe de aynı durum gözlenmektedir. Sanayi sektörümüz de, olumsuz gelişmelerden nasibin almış bulunmaktadır. İhracat sektörümüzde ise maliyetlerin artması dolayısıyla rekabet gücü zayıfladığından pazarlarımızı kaybetmekle karşı karşıya gelmiş durumdayız. Suriye krizinden en büyük yarayı alan sektörlerden birisi de uluslararası nakliye sektörümüzdür. Yolları kapanmış, açılan yollar uzamış, maliyetler artmış ve sefer sayıları azalmıştır. Araçlar tamamen kredi ile alındığından büyük bir çıkmaza düşmüş durumdadırlar. Yeni gelişmeye başlayan ve yeni yatırımlar yapılan Turizm Sektörümüzün durumu ise içler acısı. Turizmdeki gelişmelere güvenerek işyeri açan ve değişime giden birçok esnaf ta oldukça zor durumda bulunmaktadır. Bu arada krizden olumlu yönde etkilenen sektörlerimiz de bulunmaktadır. Akaryakıt sektöründe, kaçak mazot girişi büyük oranda engellendiğinden, karlı bir sektör durumuna gelmiş bulunmaktadır. Elektronik sektöründe de kaçak mal girişindeki azalma, sektörün toparlanmasını sağlamıştır. Türkiye bütçesine katkı yapan ilk 10 illerden biri olan Hatay, bu günlerde geçici olarak ta olsa devletten bir el beklemektedir.
Dikkat etmemiz gerekenlerin başında İlk etapta bizler: Hesaplarımızı, hedeflerimizi yeniden gözden geçirmeli, gerekirse küçülerek ayakta kalmalıyız. Nakit olsun, kredili olsun, firmalarımız, yatırım amaçlı gayrimenkul alımından kaçınmalıyız. Alışverişlerimizde, yatırımlarımızda birbirimize destek olmak amacı ile bölgemiz insanı ile iş yapmalıyız.
Devletimizden beklediklerimiz: Devlet ihalelerinde, bölgemiz insanına pozitif ayrımcılık yapılması, Tampon bölgesinde, fiiliyatta oluşan pazarın bölge firmalarımız adına düzenlenmesi ve kontrol edilmesi, Finans sıkıntısı çeken bölgemiz firmalarına, faizsiz işletme sermayesinin verilmesidir. Vergi, Bağkur, Sigorta ödemelerinde, bir yıl faizsiz ertelemelere gidilmesi, Büyük organizasyonların, Hatay’da yapılmasının sağlanmasıdır. Turizm şirketlerini Hatay’a yönlendirerek Hatay’ın savaştan uzak, güvenli ve hoşgörülü bir şehir olarak; öngörülen sıkıntıların giderildiğinin duyurulmasıdır. İhracatçı firmalarımıza, Ortadoğu’ya dönük taşımalarında navlun desteğinin sağlanmasıdır. İhracatçılarımızın DİFİF’lerinin, nakit ödenmesi ve daha geniş yelpazede mahsup edilebilir konuma getirilmesinin sağlanmasıdır. Suriye’de yatırım yapan, fabrikalarını, mallarını bırakan ve Suriye’den alacakları olan firmalar için fonlardan yardımın yapılması…
“SURİYE ORTADOĞU’YA AÇILAN KAPI”
Suriye ekonomi açısından neden bu kadar önemli?
Suriye, bizler için sadece bir komşu ve akrabalık ilişkisini kapsamıyor; aynı zamanda Ortadoğu ve Afrika ülkelerine çok önemli çıkış kapımız konumundadır. Stratejik olarak ta önümüzdeki yıllarda partnerimizdir. Suriye krizi, bugün bizleri oldukça bunaltsa da kriz sonunda, yeni iş alanlarının açılacağını umut ediyoruz. Dileğimiz; krizin bir an önce bitmesi, komşumuz Suriye ve diğer komşularımızdaki sıkıntıların, bizlerde yarattığı huzursuzluk ve riski ortadan kaldırarak bölgemizin barış ve huzur içinde olmasıdır.
Yakın bir zamanda, komşumuz Suriye ile olmasını arzu etmediğimiz, bizim irademiz dışında gelişen bir yangınla karşı karşıya kaldık. Yangın başladığında, bölgemize düşen kıvılcımlar, halkımızın yüksek duygusu, zamanında verilen uyarılar ve yerel yöneticilerimizin bu uyarılara anında verdiği duyarlılıkla bizleri birbirimize kenetleyerek sosyal anlamda, herhangi bir tahribat yaratmadan söndürüldü. Bundan dolayı Hatay halkına ve yöneticilerimize çok teşekkür ederiz.
Bazı değerler vardır ki kaybedildiklerinde telafileri olmaz. Bazı değerler vardır ki ancak büyük bedeller karşılığında telafi edilebilirler.
Hatay, tarihi değerleriyle ve etnik yapısıyla, Türkiye’nin küçük bir örneği olarak her yönden tam bir mozaik şehri; barış kardeşlik ve hoşgörü değerlerine sahip olan Hatay, son zamanlarda yaşadığı sosyal krizi, değerlerine sıkı sıkıya sarılarak atlatmış, telafisi mümkün olmayacak bu anlamdaki kriz riskini ortadan kaldırmıştır. Ekonomik kriz konusunda ise; maalesef dış etkenlere bağlı olarak; telafisi kısa süre içinde mümkün görülmüyor. Ancak bu konuda ümitsizliğe kapılmayı da doğru bulmuyoruz.
“HATAY DEVLET DESTEĞİNDEN HEP UZAK KALDI”
Suriye krizi ile beraber Hatay esnafının ve iş adamlarının durumu ne oldu?
Gelişmesini, Ortadoğu ile gelişen ilişkilere bağlayan Hatay esnafımız, tüccarımız, çiftçimiz, nakliyecimiz, turizmcimiz, sanayicimiz çok büyük zarar gördü. Doğrudan Suriye’ye Hatay üzerinden yapılan ihracat. Suriye üzerinden, Hataylı firmalar tarafından uluslararası pazarlara yapılan ihracat. Sınır Ticaretinin getirdiği kayıt dışı ekonomi. Turizm, sağlık turizmi ve karşılıklı ziyaret temelinde doğrudan küçük esnafı etkileyen ekonomik hareketlilik yönünden değerlendirerek birkaç rakam vermek istiyorum. 2010 yılında, Türkiye ile Suriye arasındaki ticari ilişkilerin doruğa ulaştığı bir dönemde, Türkiye’den en fazla ihracat yapan iller sıralamasında Hatay, 1.697 milyon dolarla 9. sırada yer almaktaydı.
Türkiye-Suriye sınırında kayıt dışı diye nitelendirdiğimiz önemli bir sınır ticareti bulunmaktaydı. Temel ihtiyaç maddeleri başta olmak üzere, sigaradan şekere kadar birçok mal sınırdan karşılıklı olarak geçmekteydi. Sınır ticaretinin durma noktasına gelmesi Kilis, Gaziantep ve Hatay ekonomisini olumsuz etkilemiştir. Sınır ticaretinin miktarı net bilinmese de Gaziantep ve Hatay için yaklaşık 2 milyar dolar civarında olduğu söylenmektedir. Sınır ticaretinin durma noktasına gelmesi, sınır ticareti ile geçimini sağlayan binlerce ailenin de ekonomik sorun yaşamasına ve yerel ekonomide, ciddi daralmaya yol açmıştır.
Başka rakamlara da bakacak olursak, Antakya Esnaf ve sanatkârlar kredi ve kefalet kooperatifi başkanının yaptığı açıklamaya göre:
2010 Yılında Verilen Kredi: 20 Milyon TL. 2011 Yılında Verilen Kredi: 30 Milyon TL. 2012 Yılında Verilen Kredi: 35 Milyon TL. Bu Tutarlar Hatay Esnafının Kredi ile ayakta durduğunu göstermektedir.
Karşılıksız Çıkan çeklerle ilgili olarak kamuoyuna açıklanan rakamlara göre;
2011 Yılında Karşılıksız çek Sayısı: 14.349, 2012 Yılında Karşılıksız Çek Sayısı: 23.407, Bu rakamları değerlendirdiğimizde artış oranının % 63 olduğu görülmektedir.
Antakya İcra dairelerine intikal eden dosyalara bakıldığında;
2010 Yılında İntikal eden dosya Sayısı: 27.445, 2011 Yılında İntikal eden dosya Sayısı: 26.461, 2012 Yılında İntikal eden dosya Sayısı: 28.129 (30 Kasım 2012), 2012 Yılsonu olarak değerlendirildiğinde yaklaşık: 30.000, İcra dairelerine intikal eden dosya sayısı değerlendirildiğinde burada da bir artış olduğu görülmektedir. Artış oranının Yaklaşık %15 olduğu görülmektedir. Görüldüğü üzere Hatay’ın çok sıkıntılı bir süreçten geçtiği bir gerçektir ve kabul edilmelidir. Edilmeli ki Budan sonra biz iş dünyası olarak artık bunları konuşmak yerine, bu şartlara rağmen neler yapabileceğimizi tartışarak kendimize bir yol haritası çizelim. Çünkü biliyoruz ki geriye bakmak; sadece bizim, ileriye atacağımız adımları engeller. Bu yüzden daima ileriye bakmaya, bundan sonra yapacağımız işlere, atacağımız adımlara ve bu konudaki düşüncelere odaklanmaya çalışıyoruz. Çünkü biliyoruz ki ekonomik ortamın bozulduğu toplumlarda, huzur aramak boşunadır. Ve yine biliyoruz ki dünyanın bütün savaşlarının temelinde ekonomi yatar. Hataylılar olarak bizler, daha önce yaptığımız birçok toplantıda, bizim isteğimiz dışında gelişen olaylar neticesinde ekonomik sıkıntıya girdiğimizi, desteğe ihtiyacımızın olduğunu, Hatay’ın yıllarca ülkemiz ekonomisine katkı yapan ilk on ilden biri olarak bu güne kadar hep verdiğini, bu gün ise mecburiyetten dolayı alacaklarını geri isteme hakkının olduğunu ifade etmiştik.
Hatay‘ın çevresindeki iller, yıllardır devlet desteğinden faydalanmışlardır. Kalkınmalarının en büyük ayağını, devlet destek ve yatırımları oluşturmuştur. Hatay ise hep bakmıştır.
Düne göre bu gün farkımız; gücümüzün farkında olarak istemenin hakkımız olduğunun bilincine varmamızdır.
Söyleşi: Deniz Toprak
USİAD Bildiren Dergisi 58. Sayı
Derginin 58. Sayısını okumak için tıklayınız
www.usiad.net