Yeni teşvik sistemi istenilen sonucu vermedi

Haberler

CHP Genel Başkan Yardımcısı, İstanbul Milletvekili Umut Oran, AKP’nin hem ekonomi hem de dış politikada ülkeyi batağa sapladığı 2012 yılında, aylarca süren hazırlık süreci sonunda büyük iddialarla uygulamaya koyduğu yeni teşvik sistemi, getirilen cazip teşvik mekanizmalarına rağmen istenilen randımanı vermediğini söyledi.

AKP’nin, büyük iddialarla uygulamaya koyduğu yeni teşvik sisteminin, getirdiği bazı cazip teşvik mekanizmalarına rağmen istenilen sonucu vermediğini belirten Oran’ın araştırmasında yer alan tespitler şöyle:

Yeni teşvik sisteminin yürürlüğe girdiği ikinci yarıda, ertelenmiş, bekletilen ya da iptal edilip yeniden belgeye bağlanan yatırımlar nedeniyle yaşanan artış, önceki dönemdeki düşüşü ancak telafi etti, yılın tümü itibariyle yatırım tutarı cari olarak yerinde saydı, “reel” olarak ise geriledi.Yeni teşvik sistemi, en önemli hedef olan bölgeler arası gelişmişlik farklarını azaltıcı yönde de kayda değer bir etki yaratamadı, yatırımlar göç alan en gelişmiş 8 ile artarak akmaya devam etti.

2012 yılında AKP, Suriye ile ilgili izlediği dış politikayla Türkiye’yi neredeyse tüm komşularıyla sorunlu hale getirdi ve örtülü bir savaşın içine soktu. Tutarsız politikalarıyla teröre zirve yaptıran, sonra da önce gizli sonra açıktan müzakere masasına oturarak Güneydoğu’nun statüsü konusunda kaygıları büyüten AKP’nin ekonomi politikaları da iflas etti. Ekonomide belirsizliklerin arttığı 2012’de sanayici, yatırımcı ve diğer kesimler önünü göremediği için hem üretim, hem tüketim hem de yatırımda frene basıldı. Ekonomide daralma sürecinin önüne geçilemedi. Hükümetin yatırımları canlandırma iddiasıyla uygulamaya koyduğu iddialı yeni teşvik paketi bu koşullar altında istenen sonucu veremedi.

İkinci yarıdaki “şişme” yanıltıcı

Aylar süren hazırlık sürecinde yatırım eğilimi, hem ekonomideki olumsuz gidişat, hem de yeni paket beklentisi nedeniyle 2011’in ikinci yarısı ve 2012’nin ilk yarısında hızla gerileyerek adeta durma noktasına gelmişti.

AKP’nin çalışmalarını 2011’de başlatıp, Nisan 2012’de içeriğini açıkladığı yeni teşvik sistemi, 19 Haziran’da Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdi. Yeni paketin yürürlüğe girmesinin ardından ise önceden karar verildiği halde ertelenmiş-bekletilmiş yatırımlar devreye girdi. Hatta, STAR Rafineri A.Ş.’nin 6.6 milyar liralık komple yeni yatırımı gibi birçok yatırım için daha önceki yıllarda alınmış teşvik belgeleri iptal edildi,  yeni dönemde tekrar belge alındı. Bu gelişmeler ikinci yarıda teşviğe bağlanan yatırım tutarını şişirdi. Teşvik belgesine bağlanan yatırım tutarında 2012 başından 20 Haziran’a kadar olan dönemde önceki yılın aynı dönemine göre yaşanan yüzde 30.1’lik düşüşün ardından, yeni teşviklerin geçerli olduğu 20 Haziran’dan yıl sonuna kadar olan dönemde doğal olarak yüzde 37 ile yüksek oranlı bir artış yaşandı. Bu durum, önceki dönemde kararı alınıp ertelenmiş, bekletilen ya da yeni dönemde iptal edilerek bir daha belge alınan yatırımların geçici etkisinden kaynaklandı.

Yıllık bazda reel düşüş var

İkinci yarıdaki şişmeye rağmen yıllık bazda teşvik belgesine bağlanan yatırım tutarı 2011’la neredeyse başa baş çıktı, 2010 yılındaki düzeyi ise yakalayamadı. Geçen yılın tümü itibariyle teşvik belgesi sayısı 4.365’le önceki yılın yüzde 3 altında kalırken, yatırım tutarı ise 2011’e göre cari olarak sadece yüzde 2.4 arttı. Enflasyondan arındırıldığında ise yatırım tutarında “reel” bazda yüzde 3.5 düşüş olduğu belirlendi.

Öte yandan, cari fiyatlarla büyüyen yatırım tutarlarına karşılık, bu yatırımlarla yaratılan istihdamın 2003’teki düzeyin bile altında kaldığı dikkati çekiyor.

En çok, en gelişmiş 1. Bölge’ye yaradı

Zafer Çağlayan’ın “Yeni teşvik sisteminin yıldızı” olacağını söylediği 6. Bölgeye yönelik yatırımlarda geçen yıl ikinci yarıda canlanma yaşanmakla birlikte, yıllar itibariyle teşviklerde en büyük payı alan 1. Bölge’nin payı geçen yılın tümünde daha da arttı. Başka deyişle alfabetik sırayla Ankara, Antalya, Bursa, Eskişehir, İstanbul, İzmir, Kocaeli ve Muğla’dan oluşan en gelişmiş 8 ili kapsayan 1. Bölge yeni dönemde de “yıldız” kalmaya devam etti. 1. Bölge illerine yönelik teşvik belgesi sayısı 2011’deki 1.465 adetlik düzeyinden, 2012’de yüzde 7.5 artışla 1.575’e yükseldi. 1. Bölge illerine yönelik teşvik belgesine bağlanan yatırım tutarı da yüzde 12.2 artışla 24.7 milyar liraya ulaştı.1. Bölge’nin teşvik belgesi sayısında 2011 yılında yüzde 32.5 olan payı 2012’de yüzde 36.1’e, yatırım tutarındaki payı yüzde 39’dan 42.8’e yükseldi. Bu yatırımlarda öngörülen istihdamda da 1. Bölge’nin payı değişmeyerek yüzde 39.9 oldu.

Geçen yıl Adana, Aydın,  Bolu, Çanakkale, Denizli, Edirne, Isparta, Kayseri, Kırklareli, Konya, Sakarya, Tekirdağ ve Yalova’dan oluşan orta derecede gelişmiş illeri kapsayan 2. Bölge için alınan teşvik sayısı yüzde 16.8 azalışla 756’ya yatırım tutarı da yüzde 10.9 düşüşle 9.4 milyar liraya geriledi. 2. Bölge’nin teşvik belgelerindeki payı yüzde 20.2’den yüzde 17.3’e, yatırım tutarındaki payı da yüzde 18.6’dan yüzde 16.3’ye geriledi.

Balıkesir, Bilecik, Burdur, Gaziantep, Karabük, Karaman, Manisa, mersin, Samsun, Trabzon, Uşak, Zonguldak illerini kapsayan 3. Bölgede teşvik belgesi sayısı yüzde 3.8, yatırım tutarı da nominal bazda yüzde 8.4 artış gösterdi. Bu bölgenin toplamdaki payı belge sayısında yüzde 15.1’den yüzde 16.2’ye, yatırım tutarında da yüzde 12.5’ten yüzde 13.2’ye yükseldi.

Afyon, Amasya, Artvin, Bartın, Çorum, Düzce, Elazığ, Erzincan, Hatay, Kastamonu, Kırıkkale, Kırşehir, Kütahya, Malatya, Nevşehir, Rize ve Sivas’ı kapsayan 4. Bölge’de teşvik belgesi sayısı yüzde 14.4, yatırım tutarı yüzde 8.5 düşüş kaydetti. Bu bölgenin teşvik belgelerindeki payı yüzde 13.3’ten yüzde 11.7’ye, yatırım tutarındaki payı da yüzde 12’den yüzde 10.7’ye düştü.

Gelişmişlikte altlarda bulunan Adıyaman, Aksaray, Bayburt, Çankırı, Erzurum, Giresun, Gümüşhane, Kahramanmaraş, Kilis, Niğde, Ordu, Osmaniye, Sinop, Tokat, Tunceli ve Yozgat’ın yer aldığı 5. Bölge, teşvik belgesi sayısında yüzde 22.9, yatırım tutarında yüzde 2.3 düşüş kaydetti. Bölgenin, toplam teşvik belgelerindeki payı yüzde 10’dan yüzde 7.9’a, yatırım tutarındaki payı da yüzde 7.7’den yüzde 7.4’e düştü.

En geri kalmış 6. Bölge…

Getirilen cazip teşviklerle  “Yeni teşvik sisteminin yıldızları” olacağı öngörülen Ağrı, Ardahan, Batman, Bingöl, Bitlis, Diyarbakır, Hakkari, Iğdır, Kars, Mardin, Muş, Siirt, Şanlıurfa, Şırnak ve Van olmak üzere en yoksul 15 ili kapsayan 6. Bölge’de ise ertelenmiş-bekletilmiş ya da belgesi yenilenen yatırımlarla ikinci yarıda kayda değer bir artış yaşanmasına rağmen, bu gelişme bölgeyi “yıldız” yapmaya yetmedi. Bu bölgeye yönelik teşvik belgesi sayısı yılın tümünde önceki yıla göre yüzde 18.7 artışla 458, yatırım tutarı da yüzde 50 artışla 4.3 milyar TL oldu. 6. Bölge’nin toplam belge sayısındaki payı yüzde 8.6’dan yüzde 10.5’e, yatırım tutarındaki payı da yüzde 5.1’den yüzde 7.5’e çıktı.

Belgeye bağlanan yatırım tutarında en gelişmiş 1.Bölge ile en geri kalmış 6. Bölge arasında 2011 yılındaki 7.6 katlık fark, 2012’de yaklaşık 6 kata geriledi.

Yeni sistemde en cazip teşvik unsurları, sosyo ekonomik gelişmişlik düzeyi en düşük 15 ili kapsayan 6. Bölgeye yönelik bulunuyor. “Yeni teşvik sisteminin yıldızları” olacağı söylenen 6. Bölge halen nüfusun yaklaşık yüzde 12’sini barındırırken, vergi gelirlerinin ancak yüzde 1 dolayındaki kısmını yaratabiliyor. Altı bölge içinde en yüksek işsizlik oranına sahip bu bölgenin ihracata katkısı yüzde 2’yi bulmuyor. Bölgenin toplam mevduat ve kredilerdeki payı da yüzde 2 dolayında.

6. Bölge illerinin gelişmiş bölgelerle arasındaki derin uçurumun daralması için daha fazla yatırım alması, kesintisiz bir yatırım hamlesi ve kalkınma süreci gerekiyor. Ayrılıkçı terörün gölgesindeki bu bölgede getirilen teşviklerin yatırımları artırabilmesi için öncelikle bu soruna kalıcı bir çözüm bulunması gerekiyor.

Teşvikler neden istenen sonucu vermedi, ne yapmalı?

>>  Yeni teşvik sistemi, Türkiye ekonomisinin yavaşlama eğilimine girdiği, reel sektörde işlerin kötüleştiği, dış politika, iç siyaset ve ekonomideki olumsuz koşullar nedeniyle sanayicinin önünü göremediği, vadelerin kısaldığı, güvenin azaldığı bir süreçte uygulamaya konuldu.

>>  Devletin verdiği teşvikler peşin değil, yatırımcının yapacağı harcama ileride ödeyeceği vergi ve diğer ödemelerinden mahsup ediliyor. Ekonomideki olumsuz gidişat nedeniyle; yatırım için harcanacak ve uzun vadede geri dönecek olan paralar riske atılmak istenmiyor.Sanayici, önünü görmeden böyle bir riske girmek istemiyor.

>>  Yatırımın tamamını devlet ödeyecek bile olsa sanayicinin ürettiği malı satması lazım, oysa hem iç tüketimde sert fren, hem de en büyük ihracat pazarı olan AB’de ciddi bir resesyon yaşanıyor. Bu koşullarda yatırım yapmak isteyenler de çekingen davranıyor.

>>  6. Bölge olarak adlandırılan Doğu ve Güneydoğu’daki 15 ilde ciddi bir güvenlik sorunu var. Bu yüzden olağan üstü teşvikler de verilse, yatırımcı bu illerden uzak duruyor.

>>  Suriye ile ilgili süreçte AKP hükümetinin izlediği politika belirsizlik ve riskleri artırıyor, Türkiye’yi sonu belirsiz tehlikeli bir mecraya sürükleyen bu tavır, ülkenin geleceğini tehdit ettiği için yatırımcıyı korkutuyor, yatırım iştahını engelliyor.

>>  Hükümetin Suriye politikası, bölge ülkeleriyle olan ticareti vurdu, ülke ekonomisine büyük bir maliyet yükledi, bölgeyle ticarete dayalı yatırımların önünü kesti.

>>  Yapısal reformlar hayata geçmeden ve ekonomik kriz devam ederken mevcut işletmeler için hiçbir şey yapılmaması, büyük bir eksiklik. Yeni yatırımlar kadar, mevcutları kaybetmemek de önemli…

>>  Yeni teşviklerde GAP bir bütün olarak ele alınmıyor.

>> İl bazında sektörel teşvikler ve bunların kümelenme stratejisiyle yönetilmesi ihtiyacı yeni teşvik sisteminde göz ardı edildi. Oysa bu, hem komşu illeri düşman yapmaz, hem de o işte kümelenmeyle bir sektör yelpazesi-zinciri geliştirir. Bu da uzun vadeli bir yönlendirme olur.

Sonuç olarak; teşvik sisteminin bazı rötuşlarla daha işlevsel hale getirilebilir. Ancak asıl önemli husus şu ki; ülkede iç siyaset, dış politika ve ekonomide istikrarı sağlayacak, AKP’nin ortadan kaldırdığı “kuvvetler ayrılığı” ilkesini yeniden tesis edecek, devlete “hukuk devleti” niteliğini yeniden kazandıracak, insanların geleceğe güvenle bakacağı, yatırımcının önünü görebileceği bir ortamı sağlayarak “yatırım iklimi”ni yaratacak, içinde AKP’nin olmadığı yeni bir hükümete acil ihtiyaç bulunuyor.