Türk şirketlerin yüzde 71’i Orta Doğu’daki, yüzde 59’u ise Batı Avrupa’daki yatırım fırsatlarını takip ediyor.
Grant Thornton’un son araştırmasına göre, uluslararası yatırımların yönü büyük değişimden geçiyor. Global krizden önce, uluslararası yatırımlar çoğunlukla gelişmiş ülkelerden daha az gelişmiş ülkelere akarken, son yıllarda yatırımların seyri çift yönlü bir hal aldı. Ekonomileri daha fazla büyüyemeyen gelişmiş ülkelerin iş dünyası liderleri, gelişmekte olan ülkelere her zamankinden daha çok yönelmiş durumdalar ama diğer taraftan, hızlı gelişmekte olan ülkelerin iş dünyası temsilcileri de gelişmiş ülkelerdeki yatırım fırsatlarını takip eder hale gelmiş durumda. Araştırmaya Türkiye’den katılan iş dünyası temcilcilerinin verdiği yanıtlara göre, katılımcıların %59’u özellikle Batı Avrupa olmak üzere, Avrupa’daki fırsatları mercek altına almış durumda.
Araştırma sonucuna göre, global ölçekte, iş dünyası liderlerinin %57’si, yeni yatırımlar için Çin, Hindistan, Rusya, Brezilya, Meksika ve Türkiye’ye yönelmiş durumdalar. Sadece %38’lik bir kesim Batı Avrupa ve Kuzey Amerika’yı yeni bir alternatif olarak düşünüyor.
Gelişmiş ülkelerdeki arayışa daha yakından bakacak olursak, Japon yatırımcıların %63’ü ve G7 ülkeleri iş dünyası temsilcilerinin %45’i Çin’deki fırsatlara odaklanmış durumdalar. Alman yatırımcıların %59’u Rusya’ya ve Kuzey Amerikalı yatırımcıların %57’si ise Latin Amerika’ya yönelmiş durumda. Araştırmaya Türkiye’den katılan iş dünyası temsilcilerinin %71’i Orta Doğu’daki yatırımlara odaklanmış durumdalar. %59’u Batı Avrupa’ya, %49’u ise Rusya’daki yatırım hedeflerine yönelmiş durumda. Türk yatırımcıların bir diğer ilgi alanı ise %33 ile Güney Afrika.
Grant Thorntun’un ‘Gelişmekte olan piyasalar, fırsat endeksi’ verilerine göre, gelişmekte olan 27 ülke arasında Türkiye 6. sırada. Birçok farklı etmenin (Ekonomik büyüklük, nüfus, dünya ticaret hacmindeki pay, büyüme beklentileri, gelişim oranları vb..) hesaba katıldığı ölçüme göre 6. sırada olan Türkiye, 7. sıradaki Endonezya ile birlikte önümüzdeki 5 yıllık dönemde dünyadaki global büyümenin %45’inin kaynağını yaratır durumda olacak*. Endeksin ilk 10 sıralamasına bakacak olursak Çin, Hindistan, Rusya, Brezilya, Meksika, Türkiye, Endonezya, Polonya, Malezya ve Tayland ilk 10’da yerlerini almış durumdalar.
Grant Thornton Türkiye Başkanı Aykut Halit’in ifadesine göre ‘Son yıllarda dünyada, gelişen ve gelişmekte olan ülkeler arasındaki büyüme oranları arasında giderek artan fark, bu iki grup arasındaki ekonomik farkın kapanması yolunda rol oynuyor. IMF raporuna göre, 2012’de, gelişmiş ülkeler sadece %1.3 büyürken, gelişmekte olan ekonomiler %5.3 oranında büyüdü (Çin tek başına %7.8’lik bir büyüme elde etti). Ekonomideki bu eğilim önümüzdeki yıllarda da devam ederse, nehirler artık tersine akmaya başlayacak. Bu da demek oluyor ki, gelişmekte olan ülkeler, ekonomik alanda daha öncü roller edinecekler.
Uluslararası yatırımlardaki bu yeni seyre göre, Türkiye’deki işletmelerin %59’u, Rusya’dakilerin %37’si, Hindistan’dakilerin %33’ü ve Çin’deki işletmelerin %27’si, Batı Avrupa’daki fırsatları takip eder durumdalar. Aynı şekilde Latin Amerika’daki işletmelerin %33’ü ise Kuzey Amerika’daki fırsatların peşinde.
Grant Thornton Türkiye Başkanı Aykut Halit’in ifadesine göre, İlk bakışta, ekonomik göstergeler, düşük büyüme oranlarına sahip bölgelere yatırım konusuna mesafeli kalmayı işaret edebilir fakat diğer taraftan, ihtiyaç halindeki bir işletmeye yapılacak uygun bir yatırım, stratejik pazarlara ve daha etkili teknolojiye erişim konusunda ideal bir fırsat olabilir. Gelişmekte olan ekonomilerden, gelişmiş ekonomilere yapılacak yatırımlar, yatırımı yapacak olan işletmeye etkin bir teknoloji transferi, donanımlı iş gücü ve etkili prosesler sunabilir. Bu girdiler, üreticinin katma değeri yüksek ürünler ve hizmetlere erişimi yolunda önemli bir adım teşkil edebilir.
KATILIMIC PROFİLİ
Aralarında Türkiye’nin de bulunduğu 44 ülkede 3.200 kişilik bir katılımcı grubu ile yapılan görüşmeler yüzyüze, telefonla veya posta yoluyla gerçekleştirildi. Katılımcılar, CEO’lar, yönetici direktörler, yönetim kurulu başkanları veya diğer kıdemli C seviye yöneticilerden oluştu.