“Meyve suyu sektörü gelinebilecek seviyenin oldukça altında”

USİAD Bildiren

MEYED Genel Sekreteri Ebru AKDAĞ:
“Meyve suyu sektörü gelinebilecek seviyenin oldukça altında”

Meyve Suyu Endüstrisi Derneği (MEYED) Genel Sekreteri Ebru Akdağ, meyve suyu sektörünü USİAD Bildiren’e değerlendirdi.

Türkiye’de toplam meyve suyu ve benzeri ürünlerin tüketiminin 2011’de yaklaşık 921 milyon litreyken, 2000’li yılların başından bu yana ilk defa daralarak 900 milyon litreye geldiğini belirten Akdağ, “İhracatımız her geçen gün artıyor olsa da, gelinen seviye, gerekli yapısal düzenlemeler ve teşviklerin uygulamaya konulması durumunda, gelinebilecek seviyelerin oldukça altındadır” dedi.

 

Ülkemiz meyve suyu sanayisinin önünde çok büyük ihracat potansiyeli yattığına işaret eden Ebru Akdağ, meyve suyu üreticilerinin uluslararası ticarette rekabet edebilmesinin önünde yer alan yapısal ve girdi maliyetleri gibi birçok engelle mücadele ettiğini de sözlerine ekledi.

Türkiye’de toplam meyve suyu ve benzeri ürünlerin tüketimi ne oranda. Bize bu konuda biraz bilgi verebilir misiniz?
Meyve suyu ve benzeri ürünlerin tüketimlerine ilişkin bilgi vermeden önce, var olan dört kategoriyi (% 100 meyve suyu, meyve nektarı, meyveli içecek, aromalı içecek) tanımlamak doğru olacaktır. Çünkü maalesef ülkemizde yanlış alışkanlıklar sonucunda tüketicilerin çok büyük çoğunluğunun bu dört kategoriyi birden “meyve suyu” olarak algılaması büyük bir kavram kargaşası yaratmaktadır. Her ne kadar bu ürünler hijyenik şartlarda üretilmiş, güvenilir gıda kapsamında olsalar da, besin değerleri ve içerikleri bakımından birbirinden farklılık gösterirler. Dolayısıyla önemli olan bu ürünlerin ne olduğunun bilinerek, ihtiyaca göre seçim yapılmasıdır. AB’de olduğu gibi, ülkemizde de meyve suyu ve benzeri ürünler, Türk Gıda Kodeksi gereğince içerdikleri meyve oranına göre dört ana kategoriye ayrılmaktadır. Bunlardan ilki tamamen meyveden dönüşen ve meyve oranı % 100 olan meyve suyudur. % 100 meyve suyuna koruyucu katkı maddesi, şeker ya da tatlandırıcı katılmaz. İkinci kategori ise, minimum meyve oranı üretildiği meyveye göre değişen ve yasal olarak belirlenmiş olan meyve nektarıdır. Limon, vişne gibi tatlarının çok ekşi olan ya da şeftali kayısı gibi çok yoğun kıvamlı olan bazı meyveleri, % 100 meyve suyu olarak tüketmek uygun değildir. Bu nedenle bu meyvelerin suları belirli bir miktar suyla seyreltilir ve tat dengesini korumak için şeker ilave edilir. Bu kategori meyve nektarı olarak isimlendirilmekte olup, nektarlara eklenmesine izin verilen şeker miktarı ve minimum meyve oranı yasal olarak Türk Gıda Kodeksi’nce belirlenmiştir. Meyve suyu ve meyve nektarına koruyucu katkı maddesi eklenmesine yasal olarak izin verilmemekte, gelişen teknoloji sonucunda da buna gerek duyulmamaktadır. Meyve suyu ve meyve nektarı meyveye en yakın iki kategoridir. Diğer kategoriler ise % 10-24 arasında meyve oranına sahip meyveli içecek ve % 0-9 oranında meyve oranına sahip olan aromalı içeceklerdir.

Türkiye’de toplam meyve suyu ve benzeri ürünlerin tüketimi 2011 yılında yaklaşık 921 milyon litreyken, 2000’li yılların başından bu yana ilk defa daralarak 900 milyon litreye gelmiştir. Yine % 100 meyve suyu ve meyve nektarının tüketim miktarı 2012 yılına kadar istikrarlı bir şekilde artarak 678 milyon litreye yükselmişken, 2012 yılı tahminine göre yaklaşık 600 milyon litreye gerilemiştir.


Peki, ülkemizde kişi başına düşen meyve suyu tüketimi ne durumda?
Meyve suyu ve benzeri ürünlerin (% 100 meyve suyu, meyve nektarı, meyveli içecek, aromalı içecek) kişi başına yılık ortalama tüketimi 12 litre civarındadır.

Ülkemizde % 100 meyve suyu ve nektarı tüketimi yıllık ortalama kişi başına 8 litre civarındayken bu miktar ABD ve AB’deki gelişmiş pazarlarla kıyaslandığında oldukça düşüktür. Örneğin AB’nin kişi başına ortalama tüketimi 23 litre, AB içindeki gelişmiş pazarlardan Almanya’da 34 litre, Kanada’da 52, ABD’de 43 litre civarındadır. Ayrıca meyve suyu ve meyve nektarının kendi içindeki tüketim dağılımına bakıldığında Türkiye ve AB’nin çok farklı bir tabloya sahip olduğu ortaya çıkmaktadır. Şöyle ki, AB’deki tüketicilerin tercih dağılımının % 65’i %100 meyve suyundan, kalan % 35’lik kısmı ise meyve nektarından yanayken, ülkemizdeki tüketimin % 92’sini meyve nektarı, % 8’ini ise % 100 meyve suyu oluşturmaktadır.

AB Tüketim Dağılımı – MS & MN Türkiye Tüketim Dağılımı – MS & MN


Dünya Sağlık Örgütü
(WHO)’nün küresel beslenme stratejisinin anahtar önerilerinden biri, günde 400 gram meyve ve sebze tüketilmesi. Bu yaklaşım, ABD’de ve AB’de uygulanan “5 a day” kampanyalarının temelini oluşturuyor. AB’de “5 a day” programlarının uygulandığı ülkeler arasında Avusturya, Danimarka, Finlandiya, Fransa, Almanya, İtalya, Norveç, İsveç, İspanya, Polonya, İngiltere ve İrlanda yer alıyor. Bu kapsamda sağlıklı bir beslenme için günde en az 5 porsiyon meyve ve sebze tüketilmesi öneriliyor. Bir bardak meyve suyunun da bir porsiyon, günlük meyve gereksiniminin 1 porsiyonunu karşılayabileceğinin altı çiziliyor. Ülkemizdeki tüketimle kıyaslanamayacak kadar yüksek seviyelerde olan ABD ve AB ülkelerinde dahi, devlet öncülüğünde uygulanan okul meyve programları ve “5 a day” kampanyaları kapsamında günde 1 bardak meyve suyu ve 3 porsiyon meyve tüketimi teşvik edilmektedir. Meyve suyu tüketimin önerilenin altında kaldığı vurgulanan bu ülkelerdeki tüketim seviyelerinin ülkemizdekinin 3 ila 5 katı arasında olması dikkat çekicidir. Sonuçta, sağlıklı beslenme kapsamında günde 1 bardak meyve suyu tüketimi önerilirken, biz haftada 1 bardak meyve suyu dahi içmemekteyiz.

En çok tüketilen meyve suyu çeşitleri neler, ve kaç litre tüketiliyorlar?

Ülkemizde tüketimin % 68’i meyve nektarı, % 6’sı % 100 meyve suyu ve geri kalan % 26’sı da meyveli ve aromalı içeceklerden oluşmaktadır.

Bu kategoriler arasında tat dağılımı farklılık göstermektedir.

% 100 meyve suyu (2011 dağılımı):

% 100 meyve suyunda en çok tercih edilen % 45’lik pay ile elma suyudur. Bunu sırasıyla portakal suyu (% 16), elmalı diğer karışımlar (% 8), domates ve üzüm (% 6) takip etektedir.

Meyve Nektarı (2011 dağılımı):

En çok tüketilen kategori olan meyve nektarında tat dağılımı ise tamamen farklıdır. Meyve nektarlarında tüketicinin seçimi her zaman üç ana tat üzerine yoğunlaşmıştır. Bunlar % 34’lük paya sahip olan şeftali, % 26’lık pay ile vişne ve % 14’lük payı ile kayısıdır.

Meyveli ve Aromalı İçecekler (2011 dağılımı):

Meyveli ve aromalı içeceklerde de, 2008 yılına kadar en çok tercih edilen tatlar şeftali, kayısı ve vişneyken; 2007 yılsonunda pazara hızlı bir giriş yapan limonata (% 10 meyve içeren meyveli içecek) tat dağılımını tamamen değiştirmiştir. Şöyle ki 2007 yılında % 0.9 gibi küçük bir paya sahip olan limonata 2011 yılında payını % 35’e yükseltmiştir. Limonatayı yine şeftalili, kayısılı ve vişneli tatlar izlemektedir.

Türkiye’de kaç çeşit meyve suyu bulunuyor?

Türkiye’de, AB’de olduğu gibi, yukarıda bahsedilen 4 ana kategori bulunuyor (%100 meyve suyu, meyve nektarı, meyveli içecek, aromalı içecek).
Farklı tatlara ilişkin çeşitlemelere bakarsak, her geçen gün tüketiciye farklı damak tatlarına hitap edecek birçok seçenek sunulduğunu görüyoruz. Ülkemizdeki yetiştirilen meyve çeşitliliği, meyve suyu endüstrisinin AB’deki en gelişmiş teknolojileri kullanıyor olması ve yüksek bilgi birikimi sayesinde, ürün çeşitlendirmesi de yüksek düzeyde. Aşağıda sırlayacağım tüm meyveler ve bunların karışımları farklı çeşitler için meyve suyu ve benzeri ürünler içerisinde kullanılıyor:
Elma, şeftali, kayısı, vişne, portakal, üzüm, nar, domates, limon, çilek, armut, erik, ayva, karadut, mango.

Dünya’da meyve suyu sektörünün büyüklüğü (Cirosal ve tonaj olarak) ne oranda?

Ekonomi Bakanlığı verilerine göre meyve suyu sektörü 62 milyar litrelik küresel pazar gücüne sahip ve yapılan projeksiyonlara göre meyve suyu sektörünün Dünya çapında büyümesi beklenmektedir. Dünya meyve suyu ihracatı 13 milyar dolar değerindedir.

Türkiye’nin dünya meyve suyu sektöründeki sıralaması nasıl?

Meyve cenneti olarak adlandırılan ülkemizin, açıkladığım gibi bir çok avantajı olmasına rağmen, dünya ihracatından sadece % 1.7 pay alabilmektedir. Ülkeler itibariyle Dünya meyve suyu ihracatı sıralamasında Brezilya birinci olup, onu sırasıyla Hollanda, ABD; Belçika, Almanya, Çin, İspanya, İtalya, Polonya ve Tayland izlemektedir. Çok büyük bir potansiyeli ve üretim gücü olmasına rağmen, ham madde teminindeki dar boğaz nedeniyle Türkiye henüz ilk ona girememiştir.

Türkiye’nin meyve suyu ihracatı? En çok hangi pazarlara yapılıyor?

Türkiye meyve suyu sanayi, Avrupa ile kıyaslandığında, teknoloji bakımından yapılanmasını hızla geliştirerek eşit düzeye gelmiş olsa da, göreli olarak genç bir sektördür. Türkiye meyve suyu sanayinin ihracat bakımından çok büyük bir potansiyeli bulunmaktadır. Şimdiden meyve suyu ihraç edilen ülke sayısı 151’e ulaşmıştır. Son 5 yıla bakıldığında ise, meyve suyu sektörünün ihracatı iki katından fazla artarak, 104 milyon dolardan, 221 milyon dolara (2011 yılı) yükselmiştir. 2012 yılında ise, tüm zorluklara rağmen 230 milyon dolar seviyesine yükselmesini bekliyoruz. Bu da Türkiye’nin ürünlerinin küresel meyve suyu pazarında büyük ölçüde kabul gördüğünün ve fiyat rekabeti şansımızın artması durumunda, ihracatımızın da geometrik olarak büyüme olanağına sahip olduğunun göstergesidir. İhracatımız her geçen gün artıyor olsa da, gelinen seviye, gerekli yapısal düzenlemeler ve teşviklerin uygulamaya konulması durumunda, gelinebilecek seviyelerin oldukça altındadır. Bu da ülkemizin önünde, Avrupa ve Orta Doğu’nun en önemli meyve suyu konsantresi tedarikçisi olabilmek gibi çok önemli bir fırsat olduğunu ortaya koymaktadır.
Türkiye’nin başlıca ihracat pazarı Avrupa’dır, ancak son yıllarda diğer gelişen pazarlara da açılım yapılmaktadır. Türkiye’nin ihracat yaptığı başlıca ülkeler sırasıyla; Almanya, Hollanda, İngiltere, ABD, Belçika, İtalya, Avusturya, Fransa, Rusya Federasyonu ve Polonya’dır.
Yukarıda bahsettiğim gibi ülkemiz meyve suyu sanayisinin önünde çok büyük ihracat potansiyeli yatmaktadır. Türkiye’deki meyve suyu üreticileri, uluslararası ticarette rekabet edebilmelerinin önünde yer alan yapısal ve girdi maliyetleri gibi birçok engelle mücadele etmektedir. Ancak buna rağmen, 2008 ve 2009 ekonomik kriz dönemi dışında, 2000’li yılların başından bu yana ihracatını arttırmıştır. Meyve suyu sanayi her zaman dış ticaret fazlası vermektedir ve ilerideki dönemde de dış ticaret dengesinin ihracat lehine gelişmesi beklenmektedir. 2006-2011 yılları arasında Türkiye meyve suyu sanayinin dış ticaret fazlası % 58 oranında artarak 192,1 milyon dolara ulaşmıştır.

Meyve suyu sektörünün büyüklüğü ile ilgili bir öngörü var mı? Örneğin 10 yıl sonra şu kadara ulaşması bekleniyor gibi.

Güncel durumda sadece meyve suyu sanayinin cirosal büyüklük 2 milyar TL, ihracatı 221 milyon dolar ve işlenen meyve ise 1 milyon ton civarındadır. Meyve suyu sanayisi, ülkemizde üretilen meyvenin toplamda sadece ve sadece % 10-15’lik bir kısmına talep yaratmaktadır. Ayrıca “şoklama, kurutma ve konserve” sektörleri de benzer ölçekte talep yaratmakta ve tamamen aynı problemleri yaşamaktadırlar.
Sanayiye uygun çeşit, kalite, miktar ve fiyatta “büyük ölçekli” meyve üretiminin yapılması ve sektörün küresel pazarda rekabet edebilir hale getirilmesi durumunda, meyve suyu sanayinin önümüzdeki 5-7 yıllık dönemde iki katına büyüyebileceğini ön görmekteyiz.
Türkiye’de tarıma dayalı sanayi kolları arasında işlenmiş meyve sebze mamulleri sanayisinin özel bir yeri bulunmaktadır. Türkiye’nin dış ticarette temel rekabet edebilir ürünlerinin yaş ve işlenmiş meyve-sebze ürünleri olduğu açıktır. Aynı zamanda gıda ve içecek sanayii içinde dış ticaret fazlasının en büyük olduğu alt sanayi dalı da işlenmiş sebze ve meyvedir. İşlenmiş meyve & sebze sektörünün de başında meyve suyu sektörü gelmektedir. Meyve sebze mamulleri sanayisinde geniş bir alt ürün yelpazesi bulunmakla beraber, meyve suyu sektörü son yıllardaki atağıyla ön plana çıkmaktadır. 1,2 milyar dolar civarında ihracatı olan meyve sebze mamulleri sektörünün 2023 hedefi 4 milyar dolar olarak konulmuştur. Değersel olarak meyve ve sebze suları, meyve sebze konserveleri, dondurulmuş, kurutulmuş, geçici konserve edilmiş meyve ve sebzelerin payı % 80 civarındadır. Son yıllarda ihracatta yüzdesel olarak en büyük artış meyve suyu sanayisinden gelmiş olmakla beraber, 2023 hedeflerine ulaşılabilmesi için diğer işlenmiş meyve sebze sanayisinin de yaşadığı hammadde teminine ilişkin ortak sorunların giderilmesi gerekmektedir.
Gıda ve Tarım finansmanı ve sürdürülebilirlik odaklı bankacılık alanında dünya lideri olan Rabobank International’a göre Dünya meyve üretiminin yıllık bileşik büyüme oranı (CAGR/YBBO) % 2.5 civarınadır. Buna karşılık taze meyve tüketiminin YBBO değeri % 3.2’dir. Taze meyve talebinin artış oranının dahi üretimdeki büyümenin üzerinde oluşu, gelecekte karşımıza çıkacak arz talep dengesizliğini net bir şekilde ortaya koymaktadır. Bunun ötesinde üretilen meyvelerin bir kısmının da başta meyve suyu olmak üzere meyve işleme sanayinde (konserve, kurutma, dondurma vb gibi) kullanıldığı düşünülürse, arz ile talep arasındaki makasın daha da açılacağını görebiliyoruz. Sunumda da görebileceğiniz gibi, küresel meyve suyu pazarı büyümeye devam etmektedir ve sektörün YBBO değeri % 4.5 civarındadır.
Güncel duruma ilişkin yapılan projeksiyonlar, hammadde tedarik sorununun ve talebi karşılayacak bir tedarikçi arayışının her geçen gün daha çok önem kazanacağını göstermektedir. Öte yandan, Afrika ve BRIC ülkelerinde taze ve işlenmiş meyveye olan talebin de hızla arttığı tartışılmaz bir gerçektir. Dolayısıyla, üretiminin arttırılması için stratejik adımlar bugünden atılmazsa, gelecekte talep ile arz arasındaki farkın geometrik bir şekilde büyümesi kaçınılmazdır.
Bu durum, aslında sadece meyve için değil, birçok tarımsal hammadde kullanan gıda ve içecek sektörü için geçerlidir. Ancak veriler yatırım yapılması gereken sektörlerden birinin meyvecilik sektörü olduğunu net bir şekilde ortaya koymaktadır. Gelişmeler meyve ve meyve işleme sanayinin bir dar boğaza sürüklenmesine neden olabilir. Tehdit olarak gözüken bu durum, ülkemiz açısından bir fırsata çevrilebilir ve hatta çevrilmelidir.
Türkiye tarıma elverişli ekolojik ve iklimsel şartları, ihracat gücünü arttıran özel konumu, genç nüfusu, ekonomideki gelişmelere paralel olarak artan alım gücü, her geçen gün gelişen ve genişleyen dinamik iç pazarı, üretilebilen meyvelerin çeşitliliği gibi çok önemli avantajlara sahiptir. En kritik olan avantajlardan birisi ise, birçok ülkenin aksine ekilebilir arazilerinin varlığıdır. GAP buna çok güzel bir örnek teşkil etmektedir. Dolayısıyla ülkemizde uluslararası ticarette aranan ve sanayiye yönelik çeşitlerle plantasyonların arttırılması, gelecekte Türkiye’nin başta AB için olmak üzere, çok önemli bir küresel tedarikçi olmasını sağlayacaktır. Bu da doğrudan ve dolaylı istihdam açısından, ülke ekonomisine çok büyük bir katkıda bulunacak ve ihracat potansiyeli çok yüksek olan sektör, % 90 oranında “Net Döviz Girdisi” sağlayacaktır.

Türkiye meyve suyu sektörünün yıllık büyümesi ne kadar?

Türkiye meyve suyu sanayi 2000’li yılların başından ekonomik krizin yaşandığı 2008 dönemine kadar yıllık ortalama % 15-20 gibi çok çarpıcı oranlarda büyümüştü.

Meyve suyu ve nektarı pazarı 2008-2011 döneminde ise yıllık ortalama % 8 civarında büyümelerle ilerledi. Ancak 2012 yılında ilk defa bir daralmayla karşı karşıyayız.

Bunlara ek olarak sektör 2012 yılını nasıl geçirdi ve 2013 yılı beklenti ve öngörüleri nelerdir?  Kısa bir değerlendirme yapabilir misiniz?

2012 yılında ilk defa ülkemizde meyve suyu ve nektarı tüketiminde bir düşüş oldu. Bunun başlıca nedenlerine baktığımızda; aslında bu durumunun sadece meyve suyu sanayi için geçerli değil, birçok gıda alanında yaşanmış olduğunu görüyoruz.  Buradaki temel etkenlerin ise aşağıdakiler olabileceğini tahmin ediyoruz:

* Makro ekonomik durum & tüketici güven indeksindeki azalma,

* Son 42 yılın en soğuk günlerinin yaşanması ve hatta son 23 yılın en uzun soğuk döneminin yaşanmasıyla talepte düşüş,

* Birim fiyatlardaki artış,

* Medyada yer alan yanlış bilgilerle ambalajlı ürünlere yönelik tüketicilerde oluşan olumsuz etkiler.

Ancak 2013 yılından ümitliyiz. Beklentimiz meyve suyu sektörünün 2013 yılında tekrar büyüme rakamlarına dönmesidir. Geleceğe ilişkin en önemli hususlar meyve suyunun sağlıklı beslenmedeki önemli yerinin tüketicinin anlaması ve sektörün hammadde temininde yaşadığı sorunların Devletin de desteğiyle çözümlenmesidir.

Söyleşi: Şenol ÇARIK

USİAD Bildiren Dergisi 59. sayısında yayınlanan söyleşi

Derginin 59. Sayısını okumak için tıklayınız

www.usiad.net