Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan’ın Mersin’de yaptığı konuşmayı iyice incelediğinizde şaşırıp kalmamanız mümkün değil. Bakan “Gezi eylemleri olması idi faizler % 2,5’a kadar düşecekti” diyor. Başbakanın gerilimi arttırmasının bu faizlerin artışında hiçbir payı yokmuş gibi konuşup, tüm faiz yükünün sorumlusunu ezici bir çoğunluğu iyi niyetli olan ve demokratik tepki gösteren gençliğe ve onların büyüklerine yıkıyor.
Mesele 3-5 ağaç meselesi idiyse neden ekonomi bu denli etkilendi? Çok sağlam bir ekonomimiz varsa üç haftalık bir eylem neden bu sonuçları doğurmaya muktedir oldu? Bunların cevabının da verilmesi lazım.
Bakan faiz lobisini suçlarken bir itirafta da bulunuyor.”Yıllardır kanımızı emen faiz lobisi çatlasa da patlasa da geri adım atmayacağız” derken son 10 yılda da faiz lobisinin kam emdiğini de kabul etmiş oluyor. Son 10 yılda düşük kur yüksek faiz politikasını uzaylılar mı uyguladı, şaşırmamak elde değil.
Dış borçları Gezi eylemcileri mi arttırdı?
2013 ilk çeyrek dış borç rakamları açıklandı. Brüt dış borcumuz 350 milyar dolar. Bunun % 68,6 orana tekabül eden 240 milyar doları özel sektöre, % 29,5 oranı ifade eden 103,3 milyar doları kamuya,6,6 milyar doları merkez bankasına ait.
Burada ekonomiyi yönetenlere sormak lazım; 2002 de 130 milyar dolar olan dış borcu 350 milyar dolara yıllardır kuzu sessizliğinde duran halkımız mı arttırdı?
Faiz oranlarının düşmesi sadece AKP’nin değil sıcak paranın başarısıdır
Bakan ” 11 yıl öncesinden her borçlanılan 100 doların 86 doları faize gidiyordu” derken faizlerin aşağıya inmesinin kendi başarıları olduğunu iddialı biçimde koyuyor.
Oysa 11 yıl önce ekonomimiz yerlerde sürünüyordu. O dönemin faizlerini karşılaştırma faizi olarak alamayız. Ekonomik krizlerin arkasından vatandaş Ahmet de ekonomiyi yönetse idi faizler mutlaka düşecekti. Küresel bir oyuncu isek bunu anlamamak mümkün değil.
Öte yandan küresel para bolluğu, sıcak para, ülkemizde ne var ne yok satılması sonucunda faizlerin düşmesi eşyanın tabiatı gereği olup biraz ekonomi okuyanların bile bileceği bir ekonomik gerçekliktir.
Ayrıca faizler düştü ama neyin karşılığı olduğunun hesabını yapmamız lazım.
Gelecek gelirlerin rehin bedelini ve elden çıkartılan varlıkların değerini ödenen faiz olarak değerlendirmek hiç de yanlış olmaz. Adı faiz değildir; ancak ülke ekonomisinin katlanmak zorunda olduğu bir maliyettir.Biz ekonominin ödediği genel maliyete bakarız.Bu nedenle salt faiz oranı ile tüm kayıplarımızı ve kazançlarımızı açıklayamayız.
AKP faiz oranlarının düşmesinde önemli bir rol oynamıştır. Buna başarı diyorsak başarılıdır. Ancak oynadığı rol küresel fon sahiplerinin ve dolar imparatorunun bize biçtiği roldür.Bu rolü AKP kusursuz oynamıştır.Bu nedenle kesinlikle başarılıdır.
IMF’Yİ ÜLKEDEN KOVMUŞUZ!
Ekonomiden çok anladığını iddia eden bir gazeteci “IMF’yi kovduk” derken insan hayrete düşüyor.
IMF kovulacak bir kurum değildir. Türkiye’nin de üye olduğu ve dünyada önemli işlevi olan bir kuruluştur.
Şimdi bu laflara IMF’nin patronu ABD kızsa ne olacak? FED başkanının ileriye dönük bir öngörüsü piyasaları alt üst etti ve buna biz dayanamadık.Neyimize güvenerek böyle laflar edebiliyoruz,anlamak mümkün değil.
LİCE OLAYININ TEMELİNDE ULUSLARARASI UYUŞTURUCU TİCARETİ VARDIR
Faiz lobisine olmadık sertliği gösterenler yıllardır Kürt sorunun finansmanını sağlayan uluslar arası uyuşturucu kartellerine de sert çıkmalıdırlar. Barış süreci romantikliğine aldanmayalım Çünkü geride çok daha önemli ekonomik çıkarlar savaşı vardır.
Mustafa PAMUKOĞLU
USİAD Bildiren Dergisi 63. Sayında yayınlanan makale
Derginin 63. sayısını okumak için tıklayınız
www.usiad.net