“Hedef Yüzde 100 Yenilenebilir Kaynaklardan Üretilen Paketler Geliştirilmesi”

USİAD Bildiren

Tetra Pak Türkiye ve Kafkaslar Pazarlama Direktörü Verda Telyaz: “Hedef Yüzde 100 Yenilenebilir Kaynaklardan Üretilen Paketler Geliştirilmesi”

1951 yılında kurulan Dünyanın lider gıda işleme ve ambalajlama çözümleri sunan firması Tetra Pak ile 2020 hedefi kapsamında yenilebilir ambalajlar üzerine görüştük. Tetra Pak Türkiye ve Kafkaslar Pazarlama Direktörü Verda Telyaz, şimdiden hedeflerinin yarısına ulaştıklarını belirtirken çalışmalarının hızla devam ettiğinin altını çizdi. Telyaz ile gerçekleştirdiğimiz röportajı ilginize sunuyoruz.

Öncelikle sizi tanıyabilir miyiz?

Dünyanın lider gıda işleme ve ambalajlama çözümleri sunan firması Tetra Pak, 1951 yılında İsveç’in Lund kentinde Ruben Rausing ve Erik Wallenberg tarafından kuruldu. Firma, ilk aseptik dolum makinesini 1961 yılında dünyaya tanıttı. Böylelikle süt gibi çabuk bozulan gıdaların soğutma ve katkı maddesi gerekmeksizin aylarca bozulmadan saklanabilmesi ve uzak mesafelere taşınabilmesi olanaklı hale geldi.

Tetra Pak olarak şuanda müşterilerimiz ve tedarikçilerimizle yakın çalışarak, tüm dünyada yüz milyonlarca insanın günlük gereksinimlerini karşılayan güvenli, yenilikçi ve çevreci ürünler sağlıyoruz. 90’ın üzerinde ülkede bulunan 23.000’in üzerinde çalışanımız ile faaliyet gösteriyoruz. Tetra Pak olarak, sorumlu sektör liderliğine ve sürdürülebilir iş yaklaşımına inanıyoruz. “İYİ OLANI KORUR” sloganımız, gıda ürünlerini her yerde güvenli ve kolay ulaşılır kılma vizyonumuzu yansıtıyor.

Tetra Pak’ın dünya ve Türkiye’deki faaliyetine kısaca değinebilir misiniz?

Tetra Pak’ın inovatif bir fikir olarak dünyaya sunduğu karton ambalaj, Türkiye’de ilk defa Tetra Pak’ın Kayseri’de bulunan Meysu meyve suyu fabrikasına kurulan ilk makinesiyle 1972 yılında faaliyete geçti.

41’inci yılımızı kutladığımız Türkiye’de sıvı gıda sektörünün ambalaj gereksiniminin önemli bir bölümünü tüketicilerinin ihtiyaçları doğrultusunda geliştirerek karşılıyor ve üretiminin bir kısmını da ihraç ediyoruz. Müşterilerimize; dünyadaki gelişmeler, trendler ve tüketici beklentileri doğrultusunda ambalaj, teknik servis ve gıda işleme konusunda yenilikçi çözümler sunuyoruz.

Peki, Tetra Pak’ın şu anki pazar payı ne kadar?

Tetra Pak olarak 2012 yılında tüm dünyada 77 milyar litrenin üzerinde süt, meyve suyu, nektar ve diğer ürünlerin tüketicileri ulaşması için yaklaşık 173 milyar paket tedarik ettik.

Aynı 12 aylık dönem içerisinde şirket 505 paketleme makinesi, 1.971 işleme ünitesi ve 1.721 adet dağıtım ekipmanı teslim ettik. Tetra Pak şu anda ürün tedariki, inovasyon ve müşteri hizmetinde mükemmeliyetin devamlılığını sağlamak üzere yatırımlarına devam ediyor; paketleme malzemeleri ve kapaklar için 42 üretim fabrikası, 15 teknik eğitim merkezi; makine montajı için ise 9 fabrika ve 11 araştırma ve geliştirme tesisi işletiyor.

“HEDEFİMİZİN YÜZDE ELLİSİNİ ŞİMDİDEN BAŞARDIK”

Tetra Pak olarak 2012 yılı içerisinde kaydettiğiniz ilerleme sonrası 2020 yılına yönelik çevre hedeflerinizi genişlettiğinizi açıkladınız? Okuyucularımıza bununla ilgili ayrıntılı bilgi verebilir misiniz?

Tetra Pak olarak çevre ayak izi, sürdürülebilir ürünler ve geri dönüşüm olmak üzere üç önemli alana odaklanıyoruz. Bu doğrultuda 2011 yılında çevresel mükemmellik sağlamak için iddialı bir 10 yıllık küresel hedeflerimizi belirledik. Sürdürülebilir büyüme hedeflerimize ulaşabilmek için bize her konuda yardımcı olan tedarikçilerimiz, müşterilerimiz ve diğer paydaşlarımızla yakın bir şekilde çalışmaya devam ediyoruz.

Geri dönüşüm konusunda on yılın sonunda, dünyada kullanılan içecek kartonları için global geri dönüşüm oranını ikiye katlayarak yüzde 40’a çıkarmayı hedefliyoruz. Bu hedefimiz doğrultusunda 2012 yılında kullanılan Tetra Pak kartonlarının global geri dönüşümü yüzde 10 artış gösterdi. Geri dönüştürülen paketler 528 bin tondan 581 bin tona çıkarak toplamda yüzde 22,9’a ulaştı. 2011 yılına oranla 2012 yılında dönüşümü yapılan Tetra Pak paketlerinin sayısı 3,6 milyar artış gösterdi.

Sürdürülebilir ürünlerle ilgili olarak hedefimiz yüzde 100 yenilenebilir kaynaklardan üretilen paketler geliştirilmesi ve Forest Stewardship Council™ (FSC™) onaylı kartonların Tetra Pak paketlerinde kullanılma oranının yüzde 100’e çıkartılmasıydı. 2012 yılında bu hedefimiz için belirlediğimiz yüzde 50 oranındaki ara hedefe ulaşmayı başardık.

Ayrıca çevre ayak izimizi azaltmak amacıyla karbon emisyonunu 2020 yılı sonu itibariyle 2010 yılı seviyelerine düşürme hedefimiz, 2012 yılında üretim hacminde yüzde 9.5 artış olmasına rağmen 2 bin ton CO2 eşdeğeri oranında (2010 yılında temel alınan oranla karşılaştırıldığında) azaldı.

Avrupa ülkelerine bakıldığında Türkiye’de sağlıklı süt tüketimi çok düşük kalıyor.  Fakat toplumdaki bazı izlenimlere göre ambalajlı ürünlerin besin değerlerin azalttığı söyleniyor. Bu söylemin ambalajlı ürün satışına etkisi var mıdır? Ve siz bu konuda ne düşünüyorsunuz?

Avrupa ülkelerinde kişi başına yıllık süt tüketimi ortalama 90 – 125 litre arası olduğu halde, ülkemizde toplam süt tüketim miktarı kişi başına 23 litre düzeyinde kalıyor. Ülkemiz süt üretimi açısından dünyada ilk 15 arasında olmasına rağmen süt tüketiminde Avrupa sonuncusu olarak ye alıyor. Paketlenmiş ve ısıl işlem görmüş süt tüketimi ise kişi başına 15 litre düzeyinde bulunuyor. Halen ülkemizde tüketilen sütün yaklaşık yüzde 40’ı açıkta satılan sağlıksız süttür.

Açık süt çoğunlukla alışkanlık ve de daha iyi yoğurt yapıldığı inancıyla tüketiciler tarafından tüketilmektedir. Giderek artan bir trend ise, açık sütün doğal – organik sanılarak tüketilmesidir. Son yıllarda maalesef konusu dışında konuşan akademik çevrelerin de etkisiyle, açık süt kullanımının daha yüksek eğitimli ve alım gücü daha yüksek kesimlere yayıldığını gözlemliyoruz.

Sağlıklı tüketim için sütün mutlaka ısıl işlemden geçmiş, yani pastörize ya da UHT Uzun Ömürlü süt olması gerekiyor. Sokak sütleri, kaynağı bilinmeyen sütler kesinlikle satın alınmamalı ve kullanılmamalıdır. Isıl işlemden geçmiş sütlerin ambalajlarının orijinal, kesinlikle hasar görmemiş olmasına dikkat etmek önem taşıyor. Pastörize sütlerin mutlaka soğuk zincirde korunması gerekiyor. UHT sütler, uygulanan işlem gereği açılıncaya kadar üzerinde belirtilen tarihe kadar oda sıcaklığında tazeliğini koruyabiliyor.

Ayrıca UHT sütlerin (Uzun Ömürlü Süt) katkı maddesi içerdiği yaygın bir yanlış inanış. UHT süt hiç bir katkı maddesi içermeksizin, UHT ve aseptik ambalajlama teknolojisi ile Uzun Ömürlü hale geliyor. UHT teknolojisinde süt çok kısa bir süre yüksek ısıda tutularak içindeki zararlı mikroorganizmalardan arındırılıyor. Aseptik ambalaj, hava ve ışık gibi dış etkenlerin süte ulaşmasını engelliyor ve böylelikle sütün içinde yüksek ısıya dayanıklı ancak uyku halindeki sporların üremesi önleniyor. Sonuç olarak sütün dört ay süresince oda sıcaklığında tazeliğini koruması sağlanıyor. Koruyucu maddeler, doğaları gereği daha çabuk bozulma eğiliminde olan gıda ürünlerinin raf ömürlerini yapay olarak uzatmak için kullanılan ve üreticilere ekstra maliyet getiren maddelerdir. Aseptik işlem ürünü mikroplardan arındırdığı ve Tetra Pak ambalajları ürünü ışığa, havaya, neme ve mikroorganizmalar da dahil olmak üzere yabancı maddelere karşı koruduğu için koruyucu kullanma ihtiyacı tümüyle ortadan kaldırılmaktadır.   Ayrıca koruyucu ilavesi, ek maliyet demektir. Elimizde ürüne uzun raf ömrü kazandıran bir teknoloji varken koruyucu kullanmak için hiçbir neden kalmıyor.

Tüm bunların yanı sıra süt sektörünün gelişmesi için sağlıklı ambalajda süt tüketiminin teşvik edilmesi ve üretimin kayıt altına girmesini sağlayacak gerekli önlemlerin alınması gerekiyor. Biz de, gerçekleştirdiğimiz projelerle toplumda sağlıklı süt tüketimi bilincinin oluşmasına katkıda bulunuyoruz.

 

Söyleşi: Deniz Toprak

USİAD Bildiren Dergisi 64. Sayında yayınlanan söyleşi

Derginin 64. sayısını okumak için tıklayınız

www.usiad.net