Demokrasi Paketi’nde Toprak Sorununa Çözüm Var mı

Mustafa KAYMAKÇI

Demokrasi Paketi açıklandı. Herkes biliyor ki bu paket Kürt Sorunu’na siyaset ağırlıklı önermeleri içeriyor. Ancak pakette Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde ayrılıkçı terörü beslemekte olan sosyo-ekonomik yapıyı değiştirecek önermeler ortada yok. Bir başka deyişle bölgede yoksulluğu ortaya çıkaran eşitsiz toprak dağılımının giderilmesine yönelik bir çözümleme kimsenin umurunda olmamış.

PAKETİN DÜZENLENMESİNDE KÜRT YOKSULLARININ GÖRÜŞÜ ALINDI MI?

Kürt sorununun çözümüne yönelik pakette, Kürt yoksullarının sendika, kooperatif gibi emek kitle örgütlerindeki temsilcilerinin görüşleri alındı mı? Topraksız köylüler, marabalar, kentlere yığılmış işsizler, boğaz tokluğuna çalışan işçiler, eğitim olanağı bulamamış gençler, kısaca Kürt yoksulları ortada gözükmüyor. Daha da vahimi, onların ekonomik gereksinmelerine, özgürleşme süreçlerine, kısaca insanca yaşamalarına yönelik ekonomik düzenlemeler ortalıkta yok. Onlar adına konuşanlar; meclise girmiş feodal beyler, feodaliteden bağını koparmamış bölgenin sanayi ve ticaret erbapları, özetle Kürt yoksullarından beslenen katmanlar.

BÖLGENİN MANZARASINA BİR BAKIN!

Doğu ve Güneydoğu Bölgesi’nin eğitimden istihdama, uyuşturucudan tefeciliğe kadar görmezden gelinen yüzlerce sorunu var.

Örneğin Adalet ve Kalkınma Partisi Diyarbakır İl Başkanı Aydın Altaç bile, bu konuda önemli tespitlerde bulunuyor. Yerel yönetimleri de eleştiren Altaç, “Halkın sadece Kürt sorunu yok. Yoksulluk, uyuşturucu, fuhuş, bahis, tefecilik, hatta anlatılmayacak kadar derin travmalar var. Bölgede siyaset yapanlar yıllarca Kürt sorununu kullandı. Halkın gerçek problemlerine değinmedi. Bağlar’daki insanları, bir kişinin yürüyebileceği sokaklardan kurtarmazsanız orada fuhşu da, uyuşturucuyu da engelleyemezsiniz. Belediyelerin buna el atması gerekiyor… Diyarbakır’ın Sur ilçesinde insanların ailecek bir odalı evlerde barınmak zorunda. Bir odada 6 kişi yatıyor. Bu insanlara daha ferah evlerde yaşama imkânının tanınması gerek.” diyor. (Zaman Gazetesi 10 Ağustos 2013)

Ancak Başkan, kentlerdeki bu sorunları ortaya çıkaran sosyo-ekonomik yapıya hiç değinmiyor.

Biz değinelim. Sorunların öncelikle bölgede var olan eşitsiz toprak dağılımından kaynaklandığını dile getiren yazılar da yazıldı, önermeler de yapıldı. Ancak iktidar ve muhalefet partileri de bu konunun üzerine gitmek istemiyor. Ancak doğruları tekrarlamak gerekiyor.

KÜRT SORUNU, TOPRAK SORUNUDUR

Kürt ayrılıkçı hareketinin egemen olduğu bölgelerde toprak mülkiyeti, aşiret örgütlenmesi altında toprak ağalarının denetiminde. Ağalara ait topraklarda yoksul Kürt köylüsü, yarı aç, yarı tok varlığını sürdürmeye çalışıyor. Kimi zamanlar topraklar ile satılır ya da pazarlanıyor. Seçimlerde oylar kitlesel olarak atılıyor ve beyler meclise gidiyor. Milletvekilleri, belediye başkanları, genellikle ya toprak ağaları ya da yakınları. Sanayici ve ticaret erbapları da benzer sınıfsal yapıda. Kürt köylülerinin kimileri de toprağa bağlı olmaksızın hayvancılık yapıyor. Hayvanlar ve insanlar hastalıktan kırılıyor. Ancak bunların bir kesimi, güvenlik nedeniyle hayvancılığı bırakmak zorunda kalmış. Kentlere gelen yığınlar, sanayi ve hizmet sektörünün yeterince gelişememesi nedeniyle işsiz kalmış. Bölgede eğitim ve sağlık hizmetleri de talebi karşılamaktan uzak.

Bu durumda çözüm, bölgedeki feodal yapıyı tasfiye edecek olan ve temelinde Toprak Devrimi’ni kapsayan ”Bölgesel Kalkınma Planı”ndan geçmekte.

Toprak Devrimi’nin ilk aşaması, elbette topraksız ya da az topraklı köylülerin yeter genişlikte topraklandırılmasından geçiyor. Aslında T.C. Anayasası’nın 44. maddesi bunu zorunlu kılmakta. Ancak, Toprak Devrimi salt toprak dağıtımını içermemeli. Aksi durumda dağıtılan topraklar yeniden güçlülerin eline geçecek. Bunu engellemek için toprak devriminin, tarım işletmelerinin kooperatif örgütlenmesiyle ele alınması şart. Burada girdilerin temininden başlayarak çıktıların pazarlanmasına değin kooperatifler temel alınmalı. Bir başka deyişle, köylüler kooperatifler ile sanayici olmalı.

Toprak devrimiyle birlikte bölgede kamu iktisadi kuruluşları eliyle sanayileşmeye ivme kazandırılmalı. Böylesi bir yaklaşımda, Devlet bölgede de yönlendirici ve yatırımcı olmalı. Daha açıkçası Planlı Karma Ekonomi uygulanmalı. İşsizlik ve yoksulluğun çözümü, liberal ekonominin eline bırakılmamalı.

 

Prof. Dr. Mustafa Kaymakçı

USİAD Bildiren Dergisi 66. Sayında yayınlanan makale

Derginin 66. sayısını okumak için tıklayınız

www.usiad.net