ABD ile Avrupa Arasındaki Kur Savaşı

USİAD Bildiren

Ekonomi ile haşır neşir herkesin bildiği gibi ABD Merkez Bankası’nın  2008 krizinin ardından piyasaya bolca dolar vermesi, Brezilya Devlet Başkanı  Dilma Rousseff in deyişiyle  ‘parasal Tsunami’ yarattı. Yükselen ülkelere gelen sıcak para bu ülke paralarının değerini hızla yükseltti, varlık fiyatlarında balonlar oluşturdu. Ardından bu defa ABD Merkez Bankası’nın parasal daralmaya gitmesi yine yükselen ülkelerden sermaye çıkışına neden oldu.

Ve borçlanma maliyetleri yükseldi, büyüme hızı azalmaya başladı. Bu arada hemen belirtelim bu tespitler aslında sabit kur rejimi uygulayan ülkelerde doğrulanıyor.
Dolayısıyla büyük bir ülkenin parasal daralmaya gitmesi sabit kur rejimi uygulayan diğer ekonomileri olumsuz etkiler. Oysa büyük bir ekonomideki parasal daralma dalgalı kur rejimi uygulayan diğer ülke ekonomilerine canlandırıcı etki yapabilir.

 

ABD’DEKİ PARASAL DARALMANIN TÜRKİYE ÜZERİNDEKİ POZİTİF ETKİLERİ

Parasal daralma, gelişmekte olan ülkelerin gözünü korkutsa da Türkiye açısından baktığımızda olumlu etkileri de yok değil. Şöyle ki; ABD’nin uyguladığı parasal genişleme Türk parasının değerini arttırmıştı. Bu değer artışı ihracat rakamlarını negatif yönde etkiledi. Zaten dikiş tutturmakta zorlanan ithalat ihracat farkı iyice genişledi.

Fakat parasal daralma dalgalı kur nedeniyle Türk parasının üzerindeki aşırı değeri aldı. Böylece Türkiye ekonomisi aslında parasal daralmadan olumlu etkilendi.
Ve ihracat ve sanayi üretimi kısa dönemde artmaya başladı. Ve Barry Eichengreen ve Jeffrey Sachs’ın “devalüasyonu ilk yapan ülke durgunluktan erken uzaklaşıp kârlı çıkar” görüşünü doğruladı. Tabii bu gelişmede dalgalı kur rejiminin önemli rol oynadığını da unutmamak gerekiyor. Bu arada Çin ve yükselen ülkelerin pek çoğu sabit ya da kontrollü kur rejimi uyguladıklarından ABD Merkez Bankası’nın parasal daralmasından kısa dönemde olumsuz etkilendiğini belirtelim. Çünkü bu ülkelerin büyüme hızları yavaşlıyor. Kırılgan beşli olarak gösterilen ülkelerin içerisinde yer alan Türkiye, Güney Afrika, Hindistan, Brezilya ve Endonezya’nın ortak özelliklerinin hem bütçe açığının hem de cari açıklarının yüksek olması nedeniyle bu beşli içinde sıralandıkları belirtiliyor. Bu sıralamayı yapanlar yüksek bütçe ve cari açık gerekçesiyle kırılganlık öngörüsünde bulunuyor.
Oysa Türkiye’de cari açık yüksek ama bütçe açığı bulunmuyor. Ve kamu borç yükü düşük. Bir de Türkiye diğer ülkelere göre dalgalı kur rejimini daha serbest uyguluyor. Bu nedenle Türkiye kırılgan beşli içinden ayrışıp diğer ekonomilere göre daha iyi bir performans gösteriyor. Hatta ABD parasal daralmasının Türkiye ekonomisini hareketlendirdiği de söylenebilir.

TAHVİL ALIMLARINI AZALTMAK İÇİN 3 NEDEN

1. Balonlarla kaplı piyasalar

Son uygulanan para politikasının oluşturduğu varlık balonları finansal istikrar açısından risk teşkil ediyor.

2. Parasal genişlemenin etkinliği

Varlık balonlarına ilişkin endişeler nedeniyle, devam eden tahvil alımına rağmen ekonomide riskler devam ediyor.

Parasal genişlemeyi bitirmek için temel faktörün, FED yetkililerinin varlık alımlarının eskiye oranla daha az etkili olduğu düşünülüyor.

3. Daralan açık

ABD’de bütçe açığının daralmaya devam etmesi bekleniyor. Bu da Hazinenin daha az tahvil ihracına çıkacağı anlamına geliyor.

FED’in, parasal genişleme yoluyla aldığı devlet tahvilleri, Hazine’nin yeni ihraç edeceği tahvillere tekabül ediyor. Bu nedenle FED’in alımları azaltması gerektiğine dikkat çekiliyor.

HAZİRAN AYINDA FED

Nisan ayında ABD Merkez Bankası FED 55 milyar dolarlık tahvil alım miktarını 10 milyar dolar azaltarak, 45 milyar dolara indirdi. Faiz oranlarında ise değişikliğe gitmedi. 

ABD Merkez Bankası, Federal Açık Piyasa Komitesi (FOMC) toplantısının kararlarını açıkladı. Buna göre Fed, tahvil alım miktarını 10 milyar dolar daha azaltarak 45 milyar dolara düşürdü.

Haziran ayında ise FED tahvil alımındaki azalım istikrarını koruyarak 45 milyarlık tahvil alımını 10 milyar dolar daha azaltarak 35 milyar dolara indirdi.

AVRUPA DAN GENİŞLEME SİNYALLERİ

Son zamanlarda parasal genişleme sinyallerini kuvvetlendiren Avrupa Merkez Bankası’nın (ECB) uzun süredir mücadele ettiği düşük enflasyonu 0,2 puan bile yükseltebilmek için 1 trilyon Euro’luk tahvil alımı yapması gerektiğini belirtiyor. ECB’nin parasal genişlemeyle ilgili bir iç değerlendirme raporuna dayandırılan ve Euro Bölgesi politika yapıcıları ayda 80 milyar Euro ve yılda toplam 1 trilyon Euro’luk varlık alımı yaparak 2016 yılında enflasyonu 0,2 ile 0,8 aralığında arttırmayı hedefliyor. Tam da ECB Başkanı Draghi’nin deflasyonla savaşmak ve uzun bir dönemdir devam eden düşük enflasyonla mücadele etmek için varlık alımlarına yönelebileceğine dair çok güçlü sinyaller verdi. Parasal genişleme seçeneklerinden biri olarak değerlendirilen rapora göre ECB bu programla iki yıl içinde enflasyonu yüzde 1,5 e kadar çıkartılabilir.

Bu da parasal genişlemenin bir ihtimal enflasyonu hedef rakam olan yüzde 2’nin üzerine de çıkarılabileceğini düşündürtüyor. Diğer yandan gerekli varlık alımlarının fiyatlara olan etkisinin belirsizliğinin ise parasal genişleme hakkında endişeleri arttırdığı belirtiliyor. Özellikle Almanya‘da merkez bankasının fonlarının büyük bir bölümü güçsüz Euro ülkelerinin borçlarını satın almak için kullanılırsa riskler doğacağı belirtiliyor.

Sonuç olarak krizlerle boğuşan Euro bölgesinin bu şaşırtıcı kararı ne denli enflasyon hedeflemelerini pozitif etkiler bilinmez ama FED in kararlarında istikrarlı ve başarılı olduğu aşikar. Bu kararların Türkiye ekonomisini en azından ihracat yönünde pozitif etkilemesi beklentisinin de ne kadar doğru bir tespit olup olmadığını da zaman içerisinde göreceğiz.

 

Ekonomist Fatma Nur Gür

USİAD Bildiren Dergisi 75. Sayında yayınlanan makale

Derginin 75. sayısını okumak için tıklayınız

www.usiad.org.tr