Türkiye’de bütün okullarda her yıl 12-18 Aralık tarihleri arasında “Yerli Malı Haftası”nı kutlanır. Anılan kutlamalar, çağdışılık ya da nostalji mi?
Ancak, görünüm ne? Çarşılarımızda yabancı mal ve markalardan geçilmiyor. Çoğumuz yabancı markaları tercih ediyoruz. Bunların bir kesimi işçiliğin daha ucuza olduğu ülkelerden geliyor, bir kesimi de kendi ülkemizde imal edildiği halde yabancı markaya sahip olduğu için yeğleniyor.
Her yıl dış ödemeler dengesi açık veriyor. Tarım ürünleri dahil her şeyi ithal eder olduk.
Neden Dış Ödemeler Dengesi açık veriyor ve bu açığın Yerli Malı Kullanımı konusu ile bağlantısı var mı?
* En önemli nedeni,1980 yıllardan itibaren 12 Eylül Askeri Darbesi ile devreye sokulan yeni-liberal politikalar. Yeni-liberal politikalara örtük adıyla Küreselleş(tir)me denildi. Bu politikalar ile devletin aşamalı olarak ekonomiden elini çekmesi kamu kitlerinin özelleştirilmesiyle sağlandı. Gümrük duvarları düşürüldü. Desteklemeler, küçük ve orta ölçekli işletmeler yerine, büyük işletmelere aktarıldı. Küçükler yok edildi.
*Avrupa Birliği(AB)’ne alınmadan Gümrük Birliği’ne girildi. Dış ticaret Brüksel’de belirlenen politikalarla yürütülüyor. Üstelik Türkiye, tam üye olmadığı için alınan kararlarda söz sahibi değil. AB’nin üçüncü ülkelerle yapmış olduğu Serbest Ticaret Anlaşmaları ile Çin gibi ülkelerin malları bile yurdumuza AB malları gibi giriyor. Neredeyse gümrük alınmıyor.
- AB ve ABD gibi ülkeler, ellerindeki stoklar birikince olağanüstü fiyat indirimi yapıyorlar. Bundan yararlanmak isteyenler, içte mal üretmek ya da çiftçinin malını almak yerine, dışarıdan daha ucuza buldukları malları ithal ediyorlar. Bu durum, fabrikaların kapanması ile işsizliği yarattığı gibi kırsalın fakirleşmesine neden oluyor.
- Kitlerin özeleştirilmesi ve yabancılar tarafından satın alınması ve ucuz ithalat, Türkiye’nin araştırma-geliştirme(ARGE) çalışmalarını da olumsuz etkiliyor. Çoğu firma, ARGE çalışmalarından çekilmiş durumda. Ancak, ithal edilen her malın bedelinin yüzde 20’si kadar kaynağın yabancı ülkelere Araştırma-Geliştirme desteği olarak aktarıldığını anımsatalım.
Kısaca, ithalat yerli mal üretimini ve tüketimini olumsuz etkiliyor ve bağımlılığı artırıyor. Bu nedenle yerli malları kullanmak; Dış borç yükünden kurtulmak ve sermaye birikiminin sağlanması, istihdamın artması ile işsizliğin ve yoksulluğun azalması, Vergi ve harçların Türkiye ekonomisine katkı sağlaması, Dünyadaki çalkantılardan en alt düzeyde etkilenmek ve Türk firmalarının yurtdışında var olabilmesi için kaynak ve bilgi birikimlerinin artması açısından zorunlu.
“Yerli Malı Kullanımını Artırmak İçin Ne Yapmalı?
Öncelikle güçlü bir ekonomiye sahip olunması gerekiyor. Bu amaçla:
- Bağımlılığı yaratan yeni-liberal politikalar yerine halkçılık temelinde planlı karma ekonominin yeniden devreye sokulması, devletin kitleri yeniden kurması,
- Tekeller yerine küçük ve orta ölçekli sanayi ve tarım işletmelerinin kooperatifleşme ile desteklenmesi,
- Teknoloji konusunda dışa bağımlılığı kıracak ARGE etkinliklerine ayrılan kaynakların artırılması ve eşgüdümün sağlanması,
- Gümrük Birliği’nden çıkılması,
- Ve tüketicilere küçük yaşlardan itibaren yerli malların kullanmasını özendirecek önlemlerin alınması vb. gerçekleştirilmelidir.
Birey Olarak Ne Yapalım?
- Aldığımız her ürünün üzerinde değişik kalınlıktaki çizgilerden oluşan bir etiket vardır. İşte her ürünün arkasında bulunan bu etiketlere BARKOD diyoruz.
- Birinci kısım, ülke kodunu gösterir.
- İkinci kısım, Firma kodunu gösterir. Ülke kodundan sonra gelen 4 hanedir. Bu kod Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği bünyesinde bulunan Mal Numaralandırma Merkezi’nden alınır.
- Üçüncü kısım, ürünü tanımlayan mamul kodudur. Firma kodundan sonra gelen 5 hanedir.
- Dördüncü kısım, Kontrol kodudur. Bu kod diğer rakamların hatalı okunmasını engellemek için belli bir formülle hesaplanan kontrol sayısıdır.
- …TÜRK MALI KODU: 869’dur.