Kredi derecelendirme kuruluşları Moody’s ve Fitch’ten Türkiye’ye yönelik yeni uyarılar geldi. Fitch, Türk bankaları için risklerin arttığına dikkat çekerken, Moody’s, gelişen ülkeler arasında dış risklere karşı en hassas ülkenin Türkiye olduğunu belirtti.
uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Moody’s Türkiye’nin, dış sermayeye yüksek bağımlılığı ve yıllık dış borç oranı ile yükselen siyasi riskler göz önüne alındığında gelişen beş ekonomi arasında dış risklere karşı en hassas ülke olduğunu açıkladı.
Moody’s’in Türkiye, Brezilya, Güney Afrika, Hindistan ve Endonezya üzerine yazdığı bir raporda, küresel sermaye akımları sonucu Brezilya ve Türkiye’nin 2015 yılının ilk yarısında en büyük kur ve döviz rezervi kaybı yaşayan ülkeler olduğu belirtildi.
Raporda, gelişen ekonomi tahvillerinin 2015-2016 yıllarında küresel kredi niteliklerini belirleyecek olan risklere karşı şoklara dayanıklılıklarının değiştiği belirtildi.
Moody’s, gelişen piyasalar için en büyük dış tehdidin FED’in para politikasında normalleşmeye gitmesi ve Çin’de beklenenden daha sert bir yavaşlama olacağı beklentileriyle bu piyasalara yönelik risk iştahının düşmesi olduğunu belirtirken, raporda bazı durumlarda ise ülkelere has durumların bu riskleri daha da arttığı belirtildi.
Fitch: Dış likidite kendi kategorisindeki ülkelerden daha zayıf durumda
Bir diğer kredi derecelendirme kuruluşu Fitch’ten de Türkiye’ye yönelik önemli uyarılar geldi.
Fitch, Türkiye ekonomisine yönelik açıklamasında Türkiye’nin ülke risklerinin büyük oranda dengede kalmaya devam ettiği ancak Türkiye’nin dış likiditesinin kendi not kategorisindeki ülkelerden daha zayıf durumda olduğu belirtildi.
Fitch, bankaların kredi notunun yakın zamanda artırılma ihtimalinin “düşük” olduğunu kaydetti. Bankaların zayıflamakta olduğu uyarısında bulunan Fitch, Türk bankaları için risklerin arttığına dikkat çekti.
Fitch’ten gelen açıklamada şu başlıklar yer aldı:
“Türkiye ülke riskleri büyük oranda dengede kalmaya devam ediyor. Türkiye bir taraftan küresel finansal piyasaların durumuna maruz kalırken diğer taraftan güçlü kamu finansmanını sürdürüyor. Türkiye son dönemde oluşan dış şoklara gösterdiği direnci korumaya devam ediyor. Dış finansman ihtiyacının çok yüksek oluşu Türkiye’yi yatırımcı algısındaki değişimlere karşı hassas hale getirerek potansiyel bir risk oluşturuyor. Tüm bunlar Türkiye’nin geçen ay teyid edilen ‘BBB-‘ ülke notu ve durağan görünümünü yansıtıyor.
Türkiye’nin dış likiditesi kendi not kategorisindeki ülkelerden daha zayıf durumda. Cari açığın GSYH’ya oranının bu yıl yüzde 4.8’e gerileyeceğini tahmin ediyoruz. Cari açıktaki bu iyileşme düşük petrol fiyatlarından kaynaklanmakta.
Enflasyonun hedeflerin üzerinde seyretmesinin para politikası anlamında arz ettiği zorluk TL’nin değer kaybı ile daha da artabilir. Kasım seçimlerinden istikrar sağlayabilecek bir hükümet çıkması yapısal reformlar ve büyüme anlamında fayda sağlayacaktır.”