Mobilyada 20 yılın en kötü ekim ayı

Haberler

Mobilyacılar için yılın en bereketli ayı sayılan ekim ayı bu yıl tam bir hayal kırıklığı yarattı.

Türkiye’nin dış ticaret fazlası veren sektörlerinden mobilya, iç piyasada sıkıntılı günler yaşıyor. Sektörde yılın en hareketli ayı olarak bilinen ekim ayında bu yıl yüzde 40’a yakın düşüş yaşandı. Dünya gazetesinden Merve Yiğitcan’ın haberine göre, sektör iç talebin canlandırılması için 2008’deki gibi KDV indirimi bekliyor. Sektörle ilgili değerlendirmelerde bulunan Mobilya Sanayi İşadamları Derneği (MOBSAD) Başkanı Vekili Cüneyt Yanıkçıoğlu, sektöre ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Siyasi ve ekonomik alanda yaşananların iç talepte yavaşlamaya neden olduğuna dikkat çeken Yanıkçıoğlu, 15 Temmuz sonrası yaşanan travmanın ekonomide de yaşandığını belirtti. İç pazarda satışlarda ekimde yüzde 30- 40 civarı düştüğünü söyleyen Yanıkçıoğlu, “Ekim ayı bizim sektörde satışların en canlı olduğu aydır. Ancak bu sene çok kötü geçti. Hatta son 20 yılın en kötü ekim ayıydı diyebiliriz” ifadelerini kullandı. Gayrimenkulün mobilyanın lokomotif sektörü olduğunu hatırlatan Yanıkçıoğlu, konut satışlarının düşmesinin doğrudan mobilya satışlarını da etkilediğini dile getirdi.

Emlakta indirim kaybı bir miktar azalttı

Ağustos ve eylül ayında Emlak Konut ve GYODER’in öncülüğünde başlatılan emlakta faiz kampanyasına değinen Yanıkçıoğlu, “Kampanyanın etkisiyle satışların artması bize de yansıdı. Eğer bu kampanya olmasaydı kaybımız yüzde 40’tan çok daha fazla olabilirdi. Tabii bu kampanya piyasayı hareketlendirdi, ancak devamı gelmedi yeniden piyasa durdu. Talebin devamlılığı için istikrar şart” diye konuştu.

Sektördeki KDV indirimi beklentisiyle ilgili de konuşan Cüneyt Yanıkçıoğlu, 2008 yılında krizin yaralarını sarmak adına mobilyada KDV indirimine gidildiğini, bunun da piyasada talebi artırdığını hatırlattı. KDV’nin tıpkı tekstildeki gibi yüzde 8’e çekilmesini istediklerini belirten Yanıkçıoğlu, “Mobilya sektörünü daha canlı ve dinamik hale getirmek istiyorsak, bunun yanında kayıtdışını da ortadan kaldırmak istiyorsak yapılması gereken KDV’yi yüzde 8’e çekmek” dedi. Sektördeki KOBİ’ler üzerinde KDV’nin ciddi bir yük oluşturduğunu söyleyen Yanıkçıoğlu, pazarın gerçek büyüklüğünün KDV indirildiğinde daha doğru ölçümlenebileceğine dikkat çekti.

İkinci el pazarın eksikliğini yaşıyoruz

Türklerin mobilya kullanım alışkanlığının Batı ülkelerinden farklı olduğunu söyleyen Yanıkçıoğlu, bir mobilyayı kullanım süresinin Türkiye’de ortalama 7-8 yıl, Avrupa’da ise 2-3 yıl olduğu bilgisini verdi. Türklerin mobilyayı sağlam ve temiz kullanmasından dolayı çok sık mobilya değiştirmediğini belirten Yanıkçıoğlu, “Türkiye’de bir vatandaş ömründe en fazla 3 defa mobilyasını değiştiriyor. Genç kuşak da artık mobilyaya daha kısıtlı bir bütçe ayırıyor. Bu da pazarı biraz daraltıyor” dedi. Türkiye’de ‘ikinci el mobilya pazarı’nın gelişmemesinin de sektörü negatif etkilediğini kaydeden Yanıkçıoğlu, şöyle devam etti: “Dünyanın her yerinde ikinci el pazarı var, biz de yok. Biz mobilyayı ikinci el kullanmayı sevmiyoruz. Oysa evi de, otomobili de ikinci el kullanıyoruz. Eğer ikinci el mobilya satışı yapılsa, tüketiciler daha sık mobilya değiştirebilecekler. Tıpkı otomobildeki gibi. Nasıl ki otomobilin iyi bir fiyata satıp üzerini tamamlayarak yenisini alıyorsak, mobilyada da böyle olabilirdi. Ancak yapamıyoruz. Mobilya da pahalı ve ikinci eli de olmadığı için daha az mobilya değiştiriyor tüketici.”

Çin’e bile mobilya satmaya başladık

Sektörün ihracat performansına değinen Cüneyt Yanıkçıoğlu, Türkiye’nin 2015’te 2.1 milyar dolar ihracatla dünyanın en büyük 12’nci mobilya ülkesi olduğunu, bu yıl 3 milyar dolar ihracat hedefi belirlendiğini, ancak çevre ülkelerde yaşanan gelişmelerden dolayı bu rakamın 2.7 milyar dolar civarında gerçekleşeceğini ve Türkiye’nin ilk 10’a gireceğini dile getirdi. Dünyanın en büyük mobilya üreticisi Çin’e Türkiye’den mobilya satılmaya başlandığını söyleyen Yanıkçıoğlu, “Çin’de Türk mobilyası Avrupa mobilyası olarak algılanıyor. Avrupa kalitesinde ancak Avrupa’dan ucuz olunca Çinliler tercih etmeye başladı. Ancak Çinli KOBİ’ler ihracata alışkın, ithalatı bilmiyor. Onun da formülünü Çin’de partner firmayla çalışarak çözdük. Çinli KOBİ’ye malı kapıda teslim edip para cinsinden işlem yapıyoruz. Böylece sanki Çinlilerle iş yapıyorlarmış gibi hissediyorlar. Çinlilere mal satmak isteyenler bu yöntemi denemeli” diye konuştu.